Çok taraflılık çatışma çözümlerinde etkili bir metot. Çatışmaların çok taraflı, çok sayıda aktörü doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren tabiatı, çoğu zaman çatışmaların çözümünün de benzer sayıda ve mahiyette aktörün dahil olmasını gerektiriyor. Tıpkı küresel terörle mücadelenin bir ülke tarafından yapılamaması, ABD gibi küresel güçlerin dahi bu doğrultuda ortaklar araması gibi diğer birçok konu aynı anda birçok aktörün enerjisini ve birlikte çalışmasını gerektiriyor.
Fakat son yıllarda başta ABD olmak üzere küresel sistemin kurucularından olan bazı aktörlerin çok taraflılığın merkezinde yer alan kurumların altını sistematik olarak oyduğuna şahitlik ediyoruz. Korumacılığın ve tek taraflılığın bazı mahfillerde prim yaptığı şu günlerde doğal olarak çok taraflılığın geleceği de sorgulanıyor. Bunun en büyük sebebi yukarıda da belirtildiği gibi özellikle ABD’nin bizzat kendisinin kurulmasına önderlik ettiği veya kilit durumda bulunduğu kurumların hareket alanını sınırlayacak, kararlarını hiçe sayacak hatta varlığını sorgulayan adımlar atmasıdır.
ABD’nin, sayısız BM Güvenlik Konseyi kararına rağmen Golan konusunda uluslararası hukuku hiçe sayan adımı atması bu tartışmaları alevlendirdi. BM Güvenlik Konseyi’nin yapısı zaten sorunlu. İkinci Dünya Savaşı sonrası şartlarına göre dizayn edilmiş; 2019 dünyasının gerçekliklerinden, güç dengelerinden ve demografik şartlarından uzak yapısı eleştiri konusuydu. Şimdiye kadar birçok kriz, soykırım, iç savaş ve çatışmadan bu yapının kurgusundan kaynaklı etkisizliğine şahit olduk. Bu tartışmanın bir tarafı. Diğer tarafı ise BMGK’nın merkezinde yer alan ülkelerden birisi olan ABD’nin altında kendisinin de imzası olan BMGK kararlarını dahi hiçe sayması. Sistem zaten sorunlu, ama bu sistemin sorgulanmasını dahi istemeyen ABD’nin bu sistemin en doğrudan tezahürü olan BMGK kararlarının altını oyması da sistemin tabutuna çakılan son çivi hükmünde.
Elbette ABD’nin gayri hukuki ve tek taraflı adımları, tüm çok taraflı ilişkiler manzumesini ortadan kaldırmaz, meşruiyetini ortadan kaldırmaz. Kaldı ki bu, UNESCO, UNWRA gibi birçok örnekte de görüleceği gibi ABD uluslararası gayrimeşruluğun tarafı.
O halde karmaşık yapıya sahip ve uluslararası toplumun inisiyatifini bekleyen birçok konunun çözümü için, çok taraflılığın ve meşruiyetin korunmasını isteyen aktörlerin irtibatını sıkılaştırması ve tek taraflılığın oluşturduğu küresel kaosla beraberce mücadele etmesi lazım. İkinci Dünya Savaşı sonrası şartların vücuda getirdiği yapı günbegün erirken, uluslararası barışın ve istikrarın korunması ‘sorumlu yetişkinlerin’ görevi olmaya devam edecek.