Uzun süredir beklenen oldu ve İsrail-Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki uzatmalı dostluk resmi nikahla sonuçlandı. Diğer bir deyişle iki ülke şimdiye kadar gizli yürüttüğü ruh ikizliğini aleni bir şekilde yürütecekleri sözünü verdiler. Büyük körfez ülkeleri arasında İsrail’e ilk defa aleni olarak tanıyan ülke oldu. Elbette ki ilişkileri kısa soluklu değildi, iki ülke özellikle Arap Baharı döneminde çok yakın çalıştı. Arap ülkelerinin statükocu liderleri görevlerine devam etsin diye ciddi çaba gösterdiler. Bu çabaları Arap dünyasına maalesef darbe, suikastlar, iç savaş, bölünme, işkence, kriz olarak yansıdı.
İki ülke arasında aslında önemli benzerlikler söz konusu. İsrail coğrafi olarak Ortadoğu’da yer alan fakat zihni olarak bölge dışı bir aktör. Ortadoğu dışı zihni yapıya sahip olması da bölgede normalleşmesinin önündeki en büyük engellerden. BAE de coğrafi olarak Körfez’de yer almasına rağmen Körfez’in İsrail’i gibi davranıyor. Kendi işlerini hep dış aktörler üzerinden halletmeye çalışıyor. Örneğin ABD’ye akıttığı paralarla belki yeni bir Dubai kurulabilirdi. En önemlisi her ikisi de bölge insanının temel dinamikleri ile kavgalı durumda. Bu dinamikleri kabul etmedikleri gibi bir de kendi çıkarları uğruna değiştirme gayreti içersindeler.
Normal şartlar altında iki devletin birbirlerini tanıma konusunda anlaşmaları doğal bir şey. Kendi egemen kararları. Yalnız bu anlaşma üçüncü partileri ilgilendiriyor ve üçüncü partiler adına bir takım tavizler içeriyorsa bu anlaşma tabii ki de tartışılacaktır. İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki meşhur anlaşmanın bu kadar sorgulanmasının sebebi de bu. Birleşik Arap Emirlikleri bir süredir Filistin iç siyasetini Muhammed Dahlan üzerinden şekillendirmeye çalışıyor. Aslında Dahlan hem İsrail’e hem de Birleşik Arap Emirlikleri‘ne yakınlığı sebebiyle iki ülkenin kesişme kümesi durumunda. Bu anlaşmada da doğal olarak büyük rol oynamıştır. Anlaşmayı sorunlu yapan temel sebep ise BAE’nin Filistin’i ilhak planını hayata sokma noktasında İsrail’le anlaşması ve bu anlaşma ve tabii ki bölgedeki menfi ittifakları üzerinden bir tanınma anlaşması imzalamalarıdır. Yani bu anlaşmada bir Filistin maddesi olmasaydı iki devlet arasında yapılan bir anlaşma deyip geçilebilirdi. Fakat BAE’nin Filistinlilerin hilafına Filistinliler adına taviz verme yetkisi varmış gibi davranması, iki devleti en fazla yaklaştıran konuların başında geliyor.
Muhtemelen BAE’nin etkisiyle İsrail’le Körfez arasındaki ilişkinin adı resmiyette koyulmaya başlanacak yakında. Sadece umabiliriz ki Körfez’in BAE dışındaki devletleri İsrail’le normalleşmeyi, Filistinlilerin hilafına değil, Filistin-İsrail meselesine adil çözümü merkeze alarak yaparlar. Aksi takdirde İsrail’le normalleşmeyi, Filistin ve Arap sokağını yabancılaştırmaya tercih etmiş olacaklar.