Arap dünyasının statükosuna dair herhangi bir fikir sarf edildiğinde kullanılan sihirli sözdür “Arapların iç işleri”. Bölgesel statükonun bekçileri tarafından sıklıkla kullanılır. Bu sözün en fazla kullanıldığı çok taraflı mekanizma ise Arap Birliği’dir. Arap Birliği, sıradan Arapların hayatını kolaylaştırmak ya da sorunlarını çözmek için inisiyatif almadığı zaman, inisiyatif almak isteyen statüko karşıtı bir güç ise hemen sihirli söze başvurur: “Arapların iç işlerine karışmayın”.
Bu söze dair ontolojik sorunlar var. Birincisi, Araplar derken tekdüze, dünyaya tek lensle bakan, beklentileri benzeşen, sosyo-ekonomik gelişmişlik seviyeleri aynı olan, siyasi olarak tek bir kızıl elmaya sahip aynı insanlardan söz edildiği yanılgısıdır. Tek küme halinde kullanılabilecek ve kelime oyunlarına kurban edilebilecek tek tipte bir Arap kimliği yoktur. Çok basit olarak, örneğin Suudi Arabistanlı birisini memnun edebilecek bir reform Lübnanlı için yüz sene öncesine ait bir mesele olabilir. Bırakın geniş coğrafyalara yayılan Arap ülkelerindeki farklılaşmayı, aynı ülke içerisinde bile seslerini çıkarmaktan korksalar bile onlarca farklı siyasi düşünce vardır. Bu sebepten Araplar derken aslında kastedilen Arap dünyasında hakim statükonun korunması konusunda kendisine bekçilik görevi verilen güçlerdir.
İkincisi, Araplar diye kullanabileceğimiz bir kategori var diyelim. Arapların iç işlerine dair sorunları çözmek için Araplar ya etkisiz kalmakta, ya sorunları büyütmekte ya da statükoyu koruyacağını düşündükleri bölge dışı aktörleri bölgeye davet etmekteler. Kendi kendine yetememezlik durumu, sadece yakın tarihte Irak’tan Suriye’ye, Yemen’den Libya’ya kadar geniş bir coğrafyadaki krizin başlıca sebeplerinden birisidir. Örneğin Türkiye’nin yapıcı bir girişimine verdikleri tepkinin, Fransa’nın yıkıcı bir müdahalesine vermemeleri, Arapların iç işlerinden kastın Arapların iç işleri olmadığını göstermeye yeter.
Üçüncüsü, Libya örneğinin çarpıcı bir şekilde gösterdiği gibi, Arapların iç işleri sözününün arkasına sığınarak bir bölge ülkesinde yıkıcı ve bölücü faaliyetler göstermek Arap ülkeleri dahil kimsenin haddine değildir. Diğer bir deyişle Araplık BAE gibi aktörlere Arap ülkelerini bölme, bu ülkelerde darbeler organize etme, meşru hükümetleri sabote etme, terör örgütlerini destekleme hakkı vermemektedir. Aynı şekilde Resmi dili Arapça olması, BAE’ye Libya’nın meşru vasisi gibi hareket etme, ülkeyi milislerle doldurma, Rusya’nın ve Fransa’nın faaliyetlerini finansa etme hakkı da vermemektedir.
Bu sebepten, statüko bekçilerinin Arap asabiyesini arkalarına alma gayretiyle sarf ettikleri “Arapların iç işleri” sözünün reel dünyada bir karşılığı yoktur. Hiçbir ülke diğer bir ülkenin iç işlerine karışmamalıdır. Nokta.