Üniversite sınavlarına günler kala yine günler öncesinden çalışıp ürettikleri bir yalanı tedavüle soktular.
Zamanlama elbet müthişti ve bir o kadar da kahpece!
Hatta adice ve alçakça!
Birkaç gün sonra sınava girecek yüz binlerce gencin bundan nasıl etkileneceğini hiç hesap etmeden. Belki de ederek!
Neymiş? 'Tıp okullarımız Katarlılara peşkeş çekiliyor' muş!
Bu yalanı CHP'ye yakın bir haber sitesi yazdı.
CHP'nin genel başkanı da diline dolayıp büyüttü.
Daha kimler kimler? Kerli ferli sözüm ona gazeteciler, siyasiler, akademisyenler...
Alayı atladı üzerine. Satın alıp çoğalttı!
Neymiş? 'Tıp okullarımız Katarlılara peşkeş çekiliyor' muş!
Haberi yapan site özür dilemek zorunda kaldı. Zira infiale sebep oldu. El mahkûm! Ama Kemal Bey dilemedi. Umurunda olmadı. Zira bu söylediği ne ilk yalandı ne de son olacaktı.
Amaç hasıl olmuştu.
Türkiye bu rezaleti konuşurken bu kez başka bir haber sitesi sahneye çıktı. Yine adice bir yalanla! Zira gündemin acilen değiştirilip Kemal Bey'i bu rezilliğin içinden çekip almak gerekiyordu.
Neymiş?
'Öğrenci yurdundan silahlar çıkmış'! Hem de ağır silahlar! Fotoğrafları da var. Dahası söz konusu yurt AK Parti'ye yakın!
Hale bakar mısınız? Türkiye'de üniversiteler Katarlı öğrencilere peşkeş çekiliyor, üniversite yurtlarında öğrenciler silahlanıyor!
Peki gerçek ne? Söz konusu fotoğraflar bir film setine ait. Silahlar da gerçek değil.
Ne olacak ki?
At yalanı, öp inananı!
Bitmedi.
Tam da böyle bir ortamda CHP yandaşı bir başka televizyon kanalında yine CHP yandaşı bir gazeteci alıyor sazı eline vuruyor bam teline teline.
Kim o gazeteci? Mehmet Tezkan!
'Seçim sandıkta kazanılmaz' diyor.
Yuh!
'Seçim sandıktan önce kazanılır' diye de ekliyor.
Merak ediyorsunuz değil mi nasıl kazanılacağını? Onu da söylüyor.
'Muhalefet halkın büyük çoğunluğunu iktidara geldiğine inandırmalı' diyor. Yani bir yalana.
Nasıl inandıracak peki?
İzmir'in hali ortada. Artık CHP seçmeni bile yüksek sesle itiraz ediyor. İstanbul desen bokilaj. 'Elim kırılsaydı da buna oy vermeseydim' diyenler parti kursa Meclis'e girer. Ankara'nın da balonu patladı.
İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehir belediyeleri iktidara yürüdüğünü iddia eden bir partinin vitrinidir. Vitrinde heykelden başka bir şey yok. Haksızlık olmasın; borçlanma törenlerini, temel atmama törenlerini unutmayalım.
Eeee? Seçimden önce halkın büyük çoğunluğunu iktidara geldiğine nasıl inandıracaksın. Bu vitrinle mi? Tabii ki mümkün değil! Eminim kazandıklarına bin pişmanlardır.
O halde neye güveniyorlar? Hiç şüphesiz yalan, dolan, algı ve manipülasyona.
Ve son bir not.
Ak Parti propaganda yöntemini de iletişim biçimini de değiştirdi. Çünkü onu 'kutuplaştırıyorsun, üslubun çok sert' yalanına inandırdılar.
Oysa kutuplaştıran da kendileriydi, küfür-kâfir dümdüz giden de. Hâlâ da devam ettiriyorlar hem de dozunu artırarak.
Ak Parti'nin propagandistleri, iletişimcileri bu yalın gerçeği hâlâ göremiyorlar mı merak ediyorum?
Bin kere söyledim bir kere daha tekrarlayayım!
'Yalanla mücadele böyle olmaz'!
Seçime bir hafta kala yüzlerce yalanı tedavüle sokarlar, altında kalırsınız! Eyvallah yapmadıkları iş değil ama bu kez Facebook, Instagram, Twitter ve daha fazlasının da açık desteğini alacaklar, alıyorlar.
Demem o ki elinizdeki değnekleri alıp köpekleri salacaklar! Bir şey deneyecekler!
Sahi farkında değil misiniz?