MİT tırları kumpası Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, tarihinde gördüğü en alçak ihanet girişimlerinden biriydi.
Kumpası FETÖ tertipledi.
Kılıçdaroğlu CHP’si de bile isteye bu ihanet girişimine destek oldu.
Dahası HDP de!
Ne yazık ki bu kumpas hâlâ millete doğru düzgün anlatılamamıştır.
Ocak 2014 tarihinde gerçekleşen MİT tırlarına yönelik ihanet operasyonu, aslında Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanan PKK/PYD terör devletinin önünü açma çabasından başka bir şey değildi.
Operasyonun ardından FETÖ, CHP ve HDP ağız birliği etmişçesine tırların içerisinde silah bulunduğunu ve bu silahların da DEAŞ’a gönderildiğini iddia etmişlerdi.
Bu iddia aylarca dillendirildi.
Derken terör örgütü DEAŞ, Ayn el Arap’ta (Kobani) terör örgütü PKK/PYD’ye saldırdı. Üst aklın FETÖ, PKK ve DEAŞ üzerinden kurguladığı plan adım adım ilerliyordu.
Sahne alma sırası şimdi HDP’deydi.
‘Türkiye DEAŞ’a silah veriyor, DEAŞ de Kobani ’de masum Kürtleri öldürüyor’ yalanı tedavüle sokuldu. Dahası ‘Türkiye PYD’ye niçin yardım etmiyor’ diye akıllara ziyan bir tepki ortaya kondu.
Türkiye PKK/PYD terör örgütüne niçin yardım etmiyor-muş!
Sonra da HDP Merkez Yürütme Kurulu o kanlı çağrıyı yaptı. Tarihe 6/7/8 Ekim olayları diye geçen çağrıyla birlikte PKK sempatizanları Doğu ve Güneydoğu’yu yangın yerine çevirdi. Olaylarda 50’yi aşkın Kürt vatandaşımız vahşice öldürüldü. Yasin Börü de onlardan biriydi. Öte yandan yüzlerce vatandaş, 139 polis yaralandı. Milyarlarca liralık maddi hasar meydana geldi.
Tam bir yıl sonra planda ikinci aşamaya geçildi. Malum hendek olayları. FETÖ’cü asker ve polislerin göz yummaları neticesinde Diyarbakır’ın Sur ilçesi başta olmak üzere bölgede çok sayıda hendek kazıldı. Sonra da PKK adına öz yönetim ilan edildi. Kılıçdaroğlu bu süreçte hendek kazan PKK’lıları ‘arkadaşlar’ diyerek kutsadı.
2015’in aralık ayında başlayan olaylar 2016 martında bitti. Yüzlerce şehit veren güvenlik güçlerimiz, PKK’nın öz yönetim hevesini hendeklere gömdü.
Baktılar olmuyor, dört ay sonra yani 15 Temmuz’da bir darbe teşebbüsünde bulundular. Malum, yine başaramadılar.
Lakin Irak’ın kuzeyinden başlayıp, Suriye’nin kuzeyinden geçen ve Türkiye’nin bazı illerini de içine alan PKK terör devleti kurma girişimleri hız kesmedi. Türkiye Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Fırat Kalkanı gibi göğsümüzü kabartan operasyonlarla buna geçit vermedi.
Hatırladınız mı? CHP bu süreçte yine aynı rezil yalanı seslendiriyordu. Türkiye’yi DEAŞ’la iş tutmakla suçluyordu. ÖSO’yu terör örgütü ilan ediyor, DEAŞ militanlarının ÖSO saflarında yer aldığını iddia ediyordu. PYD için terör örgütü diyemiyordu.
Böylece Türkiye’nin meşru müdahale ve mücadelesini dünya kamuoyunda itibarsızlaştırmaya çalışıyordu.
Bugün nihayet o kanlı çağrıların hesabı soruluyor.
Şimdi sıkı durun.
Ermenistan’ın kardeş Azerbaycan’a saldırdığı, sivilleri katlettiği gün CHP yine o rezil yalanını bir kez daha tedavüle soktu.
Emekli bir büyükelçi olan CHP İstanbul Milletvekili ve aynı zamanda genel başkan yardımcısı Ünal Çeviköz Türkiye’yi, Suriye’den Azerbaycan’a cihatçı taşımakla suçladı.
Hem de Kandil’den kaçmak zorunda kalan PKK’lı teröristlere Ermenistan’ın kamp açtığı bir dönemde.
Yazıklar olsun!
Geçmişte Bakü’de tam üç yıl büyükelçilik yapan Ünal Çeviköz orada ne kötülük görmüş olabilirdi bu iftirayı atmak için?
Yazıklar olsun!
Çeviköz safını yine belli etti!
Ve son bir not.
Bu ağır iftira ile kalkışılan kirli operasyonun hesabı sorulmayacak mı?
Bir savcı çıkıp da Çeviköz’e delilini sormayacak mı?
Bekleyip göreceğiz.