Neymiş?
Öyle bir fotoğrafı ortaya çıkmış ki!
Nedir o?
Savcı Sayan’ın Mehmet Baransu’yla fotoğrafı.
Eeee!
O fotoğrafı sonradan silmişmiş.
Bak sen!
Demek istiyor ki, Savcı Sayan da FETÖCÜ.
Bu mudur?
Yazıklar olsun!
Bunu diyenler FETÖ ile mücadelede Savcı Sayan’ın çeyreği kadar cesaret gösterebilmişler mi acep?
Nerdee?
Cümle âlem şahit! Savcı Sayan Deniz Baykal’a yönelik kaset kumpasına direnen bir avuç CHP’liden biriydi. Bunun bir ‘CHP’yi dizayn operasyonu’ olduğunu söyleyen ilk kişiydi. Hem de ta 2010 yılında.
Bitmedi!
Kılıçdaroğlu’nun ‘proje’ olduğu konusunda üst perdeden uyarılar yapıyordu.
Gezi kalkışmasına direnenler arasında en ön saftaydı.
17/25 yargı darbesinde birçok AKP’li vekil, bakan, yönetici ortalıklarda gözükmezken, o aslanlar gibi ‘bu bir darbedir’ diyordu.
15 Temmuz işgaline karşı ölümüne meydanlardaydı.
PKK’nın infaz emrine rağmen Ağrı’dan da aday oldu.
Ak Parti’deki en çalışkan, en popüler belediye başkanlarından biri. Şüphesiz Ağrı’da ortaya koyacağı başarı, PKK’nın cebren ve hileyle oluşturduğu sosyolojiyi darmadağın edecek.
Hal böyle iken şimdi siz kalkacaksınız utanmadan sıkılmadan bir fotoğraf karesi üzerinden bu geçmişi kirletmeye yelteneceksiniz.
Tamam, tutmaz.
Tamam, yapışmaz.
Amma; buna yeltenmenin de bir izahı gerek.
Sanırım, siyasi ayak tartışmalarında köşeye sıkışan CHP’ye alan açmaya çalışıyorlar.
Sanırım, her şeyi itibarsızlaştırma operasyonunun yeni halkası.
Şüphesiz en bilindik FETÖ taktiği.
Kaldı ki, söz konusu fotoğraf 17/25 Aralık öncesine ait.
İyi de devlet bu örgütle topyekûn mücadeleye başladığında, Kemal Bey bu alçakların gazeteleri-televizyonları kapanmasın diye nöbet tutuyordu. Bugün firari olan birçok FETÖCÜ sözde gazeteciyle kol kola pozlar veriyordu. CHP’li vekiller Bank Asya önünde, el konulmasın diye yırtınıyor, para yatırıyordu.
Ne o, arşivinizden sildiniz mi bu görüntüleri yoksa?
Ve son bir not.
15 Temmuz gecesi bu millet meydanlarda şehit düşerken, CHP’li bir belediye başkanı darbenin şerefine kadeh kaldırıyordu.
Bugün de görevde olan sevgili başkanımız(!) o gece 12 Eylül’ü kastederek “36 yıl önceki geceyi tekrar yaşıyoruz. O zaman haberimiz yoktu, şimdi var” diyordu.
Gündoğdu Marşı eşliğinde ‘içelim’ diyerek kadeh kaldırıp darbeyi övüyordu.
Peki, sonra ne oldu?
Kemal Bey yeniden aday yaptı.
Geçenlerde de üst düzey devlet yetkilileri bu başkana misafir oldu.
O da yedirdi, gezdirdi.
Çektirdiği fotoğrafları da medyaya servis ederek kendisini akladı!
Demem o ki; darbenin şerefine kadeh kaldırandan hesap sormaz, yetmezmiş gibi ayağına kadar gidip masasına da oturursan siyasi ayak tartışmalarında sözünün etkisi kalmaz.
Dahası yarın öbür gün başka birileri de çıkar, o yemek fotoğrafını alıp ‘darbenin şerefine kadeh kaldıranlarla aynı masada sarmaş dolaş’ diye servis ederse haksız sayılmaz.