Arsızca ve dahi rezilce kendilerini savunuyorlar. Pişkince 'ne var bunda' diyebiliyorlar.
Yuh olsun alayınıza!
Amerikan vakıfları bu arkadaşlara oluk oluk para akıtıyor.
Niye?
'Bağımsız, objektif gazetecilik yapsınlar' diye!
Biz de yedik!
Sadece Amerikan vakıfları mı? AB fonları da var, BAE cukkaları da! Dünyanın hiçbir ülkesinde izahı yok bu rezaletin. Sevgili Haşmet Babaoğlu dünkü yazısında çok güzel özetlemişti meseleyi; şöyle diyordu:
'Mesela Fransa'da bazı gazetecilere yüz binlerce Euro'luk internet siteleri kurdurup Fransa'nın Libya ve Suriye politikalarına karşı yazılar yazdırsak'.
Babaoğlu Fransa üzerinden örneklendirmiş. Almanya'da olsa ne olur sizce? Yahut İngiltere'de?
Neyse dönelim biz meselemize.
Yıllarca ana akım medyada boy gösterdiler. Bu sayede 'yalancı' bir meşruiyet kazandılar. Sözde meşruiyet. Batılı meslek kuruluşları periyodik aralıklarla bunları taltif etti. Ödül verdi. Böylece Türkiye kamuoyunu bunların 'başarılı' birer gazeteci olduğuna inandırdı. Oysa bu arkadaşlar bırakın başarıyı, gazeteci bile değillerdi. Gazetecilik kisvesi altında Türkiye'de bozgunculuk yapan hadi daha açık ifade edelim beşinci kol faaliyeti yürüten birer kullanışlı elemandı! Elemanlıkları devam ediyor.
Geçenlerde bunlardan biri 'beşinci kol faaliyeti' yakıştırmasına bozulmuş, asıp kesiyordu. Be ey gafil! Sezgin Baran Korkmaz'ın beslediği gazetecilere gösterdiğin tepkinin binde birini bu rezil fondaşlara niçin göstermiyorsun? Gösteremez! Gösterdiği anda ipini çekerler biliyor.
Alayı kenetlenmiş 'ne var bunda' türküsü çığırıyor. Bu sayede biz de korodakileri tanımış oluyoruz.
Gelelim şimdi can alıcı o soruya! Bu fondaşlar aldıkları çuval çuval para karşılığında ne yapıyorlar?
PKK'yı meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
KHK'lıları aklamaya çalışıyorlar.
Ülkede siyasi çatışma zemini pişiriyorlar.
Seni beni sabah akşam 'yandaş' diye etiketleyip itibarsızlaştırmaya kalkışıyorlar.
A Haber muhabirleri darp edildiğinde objektifliği, bağımsızlığı unutuveriyorlar.
Katar'la yatıp Katar'la kalkıyorlar.
Uzun lafın kısası alayı Türkiye düşmanlığı yaparak geçimini sağlıyor.
Hatırlamakta fayda var, ne diyordu Biden?
'Şu an Erdoğan'a çok farklı bir şekilde yaklaşmamız gerektiğini düşünüyorum. Muhalefeti desteklediğimizi açıkça belirtmeliyiz. Erdoğan'ı yenebilecek Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim alıp desteklemeliyiz. Bu kez darbe ile değil.'
Fonlanan gazeteciler listesinin neden açıklandığına şimdi bir de bu gözle bakın. Ne diyor Biden? 'Açıkça belirtmeliyiz'. Açıkça belirtiyorlar.
Ve son bir not.
Şimdi bu fonlanan sözde gazetecilerin yazdıklarına, çizdiklerine, konuştuklarına geriye doğru bir bakın. Gazetecilik kisvesi altında nasıl bozgunculuk yaptıklarını çok net göreceksiniz.
Bir kez daha ifade edeyim bu bir milli güvenlik meselesidir.