Şüphesiz bir cevabı, karşılığı olacak. Ormanlarımızı ateşe veren PKK'ya da azmettiricilerine de en yakın zamanda bedeli ödettirilecek.
Birileri Türkiye'ye PKK yani terör üzerinden bir kez daha 'ayar' çekmeye kalkışıyor, mesaj veriyor!!!
Hiç kimsenin zerre kuşkusu olmasın; Türkiye Cumhuriyeti Devleti o mesajı, getirenin 'cebine' sokup göndermesini bilir. O güç ve kabiliyete sahiptir.
Yangınlar söndürülür, küle dönen o ağaçların yerine daha fazlası dikilir. Yanan evlerin yenisi yapılır, yaralar sarılır.
Hepsi hallolur.
Gelgelelim sorun başka. PKK terör örgütünün yahut arkasındaki azmettiricilerin ve dahi işbirlikçilerinin derdi Türkiye'yi ormansız bırakmak değil ki! Amaç kaos çıkartmak! Bu sayede toplumu korkutmak, dehşete düşürmek. İnsanları umutsuzluğa, karamsarlığa sevk etmek. Toplum kesimlerini çatışır hale getirmek, ayrıştırmak.
En nihayetinde siyasal iktidarı devirmek!
Şimdi buraya dikkat! Tüm bunları orman yakarak yapamaz. Orman yakmak, yahut silahlı/bombalı eylemler gerçekleştirmek tek başına hiçbir işe yaramaz!
Ya ne yapar?
Lafı hiç dolandırmadan söyleyeyim; silahsız ve legal görünümlü unsurları devreye sokar. Böylece ikinci aşamaya geçilir.
O halde açalım şimdi biraz daha!
PKK ormanları ateşe vererek tertibin birinci aşamasını gerçekleştirdi. Sahne alma sırası silahsız güçlerine geldi.
Peki kim onlar?
Sosyal medya trolleri, fonlanan sözde gazeteci, aydın ve sanatçılar...
Başka?
Odalar, Birlikler, STK'lar, bazı siyasi partiler...
Bir de ajans görünümlü 'hücre evleri'.
Peki bunlar ne yapar?
Terör örgütü PKK'nın yaktığı ateşin ülkenin tamamına yayılmasına çalışır. Yangınları çıkaranları, amaçlarını gizlemeye çalışır. Kamuoyunu yalanlar üzerinden manipüle eder, kışkırtır.
En nihai hedefi kitleleri sokağa döküp iç savaş çıkartmaktır. Yahut siyasal iktidarı istifaya zorlamak.
Gezi'de üç-beş ağaç söküldü diye ortalığı savaş alanına çevirip 'Erdoğan istifa' diye bağıranlar ormanlarımızı ateşe veren PKK'ya tek laf etmedikleri gibi bu hakikate karartma uygulamak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Çünkü 'mesele ağaç değil'!
Mesele ülkeyi teslim almak!
Peki PKK mı gelip ülkeyi teslim alacak yahut yönetecek? Mümkün mü böyle bir şey? Tabii ki hayır!
Ya?
Bu sorunun cevabını PKK elebaşlarından Duran Kalkan çok net ifade ediyor ve şöyle diyor:
HDP'nin de temel ilkelerinin yer aldığı bir demokratik birlik oluşmalı. Böyle bir durum olursa PKK olarak biz destek veririz.
Demek ki neymiş?
HDP/PKK'nın temel ilkelerini benimsemiş bir ittifak yönetecekmiş!
Vah ki vah!
Ormanların yakılması ve sonrasında yaşananlar henüz birinci faz! Peşinden başka tertipler gelecek. 2023'e giderken dozu daha da artırmak isteyecekler. 'Türkiye yönetilemiyor' algısı oluşturmak isteyecekler.
Türkiye kendisini, geleceğini hedef alan bu saldırılara karşı uyanık olmak zorunda.
Ajans görünümlü hücre evleri var bu ülkede. Psikolojik harp buralarda tertiplenip sosyal medya üzerinde hayata geçiriliyor. Ajans görünümlü bu hücre evlerindeki teröristler kurşun yerine 'yalan-iftira' atıyorlar. Dışarıdan yüklü miktarlarda fonlar gönderiliyor buralara. Tıpkı sözüm ona bazı gazetecilere gönderildiği gibi. Bazı ünlüler de nasipleniyor bu fonlardan. Parayı alan da psikolojik hap faaliyetlerinin bir unsuru haline geliyor.
Sosyal medya platformları bunlara hileli destek sunuyor. Paylaşımları tüm kullanıcıların gözüne sokuluyor. Kahpe olan herkese sınırsız destek veriliyor. Twitter teröristlere bile 'mavi tık' verirken benden esirgiyor. Paylaşımlarıma karartma uyguluyor.
Ve son bir not.
Elbette bu ülkeyi bir avuç aşağılık vatan haini fondaşa ve avenesine teslim etmeyeceğiz. Ama bu alçaklarla mücadele edilirken bu ülkenin birikimleri, kazanımları, kaynakları, geleceği heba oluyor. Yazık değil mi?
Batı'da ülkeler kendisini hedef alan bu tür saldırılara karşı çoktan harekete geçti.
Biz hâlâ 'kim ne der' çekincesiyle oyalanıyoruz.