Rahmetli İlhan Cavcav sezonunda Gençlerbirliği, gördüğüm kadarıyla unutulmaz başkanları İlhan Abi’nin yokluğunu arayacak. Geçmiş yıllarda 19 Mayıs Stadı Gençlerbirliği, maçlarını bu kadar az seyirciyle oynamazdı. Hele rakip Fenerbahçe ise 4 bin 200 kişi gibi komik rakam olmazdı.
Ama iki takımın sezon başındaki maçlarına ve dün akşam sahadaki performanslarına baktığımda bu maçı neden 25 bin seyircinin bu maça gelmediğini anlıyorum. Fenerbahçe’nin kaleci, defans hattı ve iki ön liberosundan sadece bir tanesi yeni transfer. O da Isla… İleri dörtlü de ise Dirar, Giuliano, Valbuena ve golcü Soldado hepsi yeni transfer… Bunlardan sadece Valbuena futbol adına bana bir şeyler veriyor. Tıpkı ikinci yarı oyuna giren Aatif gibi.
Düşünün şampiyonluğu hedeflemiş bir Fenerbahçe 67. dakikaya kadar rakip kaleye 8 şut çekmiş. Bir isabeti yok. Dokuzuncu şutta Ozan ile gol buluyor. Bu golde Gençlerbirliği savunmasının katkısı da büyük.
Geriye döndüğümüzde ilk 45 dakika içinde Soldado’nın cılız kafa vuruşu dışında bir pozisyon yok. Hani eskiler der ya ‘Halil İbrahim sofrası’ diye… Sofra yoktu ama Halil İbrahim’in kendi kalesine attığı gol vardı. Gençlerbirliği eksik kalmasaydı iki takımda gol bulamazdı. Fenerbahçe bu deplasmandan 3 puan aldıysa Ümit’e teşekkür etmelidir. Sakın yanlış anlamayın, Gençlerbirliği Teknik Direktörü Ümit Özat değil, Maçın hakemi Ümit Öztürk’e…
34. dakikada Skrtel, Ahmet İlhan’a arkadan kafa attığında penaltı veriyorsun, ama sarı kartı olan Skrtel’e kırmızı kartı göstermiyorsun. Eğer göstermiş olsaydın, işler değişecekti. Gençlerbirliği’nden önce F.Bahçe 10 kişi kalacaktı. Ancak 86. dakikada ikinci sarı kart gösterip Gençlerbirliği’nin oyuncusunu rahat bir şekilde oyundan atabiliyorsun.
Dün akşam iki takımda oynadığı ve hakem Ümit Öztürk de Süper Lig’e yakışmayan bir performans sergiledi.