İçişleri Bakanı Efkan Ala, Fethullah Gülen’le ilgili olarak “Şizofrenik bir durumla karşı karşıyayız” dedi:
-Bu, sadece nezaretlik değil, aynı zamanda klinik bir vaka.
Bakan Ala iyimser davrandı, bence durum çok daha vahim. Kesinlikle şizofren değil bu adam. Tam bir psikopat, bir başka ifade ile kişilik bozukluğu içinde. Keşke şizofren olsaydı. O durumda tedavisi mümkündü. Ancak, kişilik bozukluğunun hiçbir şekilde tedavisi yok.
Biliyor musunuz?..
Ortaçağ’da bu tipleri verecekleri zararları önlemek için toplumdan tecrit eder, zindana kapatırlardı. Şimdi aramızda geziyorlar.
???
Bir dönem bu “psikopatik tiplere” bayağı kafa yordum. Hayli araştırma yaptım onlarla ilgili olarak. Hepsinin genel özellikleri aynıdır:
Çok rahat yalan söylerler. Değme tiyatroculara taş çıkaracak kadar güzel oyun oynar, rol yaparlar. Sahte evrak düzenlemekte mahirdirler. Hiç çekinmeden iftira atabilirler. Kriminal tiplerdir bunlar. En bariz özellikleri, yaptıklarından hiçbir zaman vicdan azabı duymamalarıdır. Sonuç ne olursa olsun, hiçbir şekilde kendilerini suçlu hissetmezler.
Yakalanmayacaklarına inanırlarsa bunlar, gözlerini kırpmadan cinayet işlerler. Bir yerde hata yapıp yakalanırlarsa eğer, işledikleri cinayete bile kendi iç dünyalarında kılıf bulabilirler:
-Ne olmuş, O’nu bu hayattan kurtardım!
Zaferde de ricatta da en önde görürsünüz bu tipleri. En önemlisi, son derece korkaktırlar. Kendilerine bir zarar geleceğini düşündüklerinde, hemen kıvırmaya, el ayak öpmeye başlarlar. Biliyorsunuz, Fethullah Gülen de Türkiye’de bulunduğu yıllarda öyle yapmıştı. Sürekli olarak “devlete hizmete hazırım” deyip durmuştu:
-Gerekiyorsa bir mağaraya girip orada yaşarım.
Pensilvanya’ya gitti, sırtını ABD’ye dayadı, aslan kesildi.
???
Anlayamazsınız, çözemezsiniz psikopatları. Olay yerinde suçüstü yakalansalar bile inkâr ederler suçlarını. Hatta bazen öylesine güzel oynarlar ki, kendinizden şüphe etmeye başlarsınız…
16 Temmuz sabaha karşı Ankara’da bir olay yaşandı. TÜRKSAT A.Ş’nin önünde “dur” ihtarına uymayıp içeri girmeye çalışan 4 kişi yakalandı. Önce, “Biz burada çalışıyoruz” dediler. Ama kimlik gösteremediler. Bu arada cep telefonlarından bir şeyler silmeye çalıştılar.
Araştırılınca görüldü ki, darbe girişimi sürerken İstanbul’dan apar topar Ankara’ya gönderilmişler…
Biri Burhan Güneş, FETÖ’nün bir dönem at koşturduğu TÜBİTAK’ta Bilgi İşlem Dairesi Başkan Yardımcılığı yapmış. Diğeri Salih Mehmet Dağköy, FETÖ’nün Samanyolu televizyonunda yetişmiş. Bir başkası Baki Birol, O da Samanyolu binasında kurulan bir elektronik şirketinin sahibi. Üzerinden Bank Asya kartları çıkmış. Sonuncusu ise Aydın Yavuz. Bir süre TÜBİTAK’ta Başkan Yardımcılığı yapmış.
Hepsi de TÜRKSAT’ta yayınlara müdahale konusunda yeterli bilgi ve beceriye sahip. Geçmişlerine bakıldığında tamamı tartışmasız Fethullah’ın adamları. O gece İstanbul’dan apar topar Ankara’ya gelip, içeri sızmaya çalışırken yakalanıyorlar.
Ne bu?..
Tam bir suçüstü! Zaten şu anda Sincan F Tipi Cezaevi’ndeler.
Ama Fethullah Gülen hala darbe ile ilişkisi olmadığını söylüyor. Normal, çünkü O bir psikopat. Anormal olan, halen bu adama inananların bulunması.
???
Açık ve net, ayrıca delileri ile ortada. Üstüne bir de itiraflar var. Yıllarca din adına ahkâm kesen, milleti kandıran Fethullah Gülen, bu ülkede darbe girişimi yaptı. Kan döktü, can aldı. Milletin ordusuna millete ateş açtırdı. Psikopat bir katil O.
Üstelik, hala “Ben ne yapmışım” diye inkar ediyor. Tipik bir kişilik bozukluğu örneği sergiliyor.
Bu teşhisimi Başbakanlığı döneminde Erdoğan’la da paylaştım. Yargının bu adamı “hacir altına” alması gerektiğini söyledim. Türkiye’ye verebileceği zararların önlenmesi için Fethullah Gülen’e “vasi tayin edilmesi” gerektiğini anlattım.
Pensilvanya’da değil de Türkiye’de yaşıyor olsaydı, yargıya bizzat ben başvuracaktım. Şahsıma ve çevreye verdiği zararları sıralayıp, bu adamın adli tıpa sevk edilerek müşahade altına alınmasını isteyecektim.
Yine tekrarlıyorum, bu adam tipik bir psikopat. Kişiliği bozuk bu adamın. Yıllar, yıllar önce gördüm bunu. Attığı bütün adımlarla da beni haklı çıkarttı.
Dedim ya, keşke İçişleri Bakanı’nın dediği gibi şizofren ya da başka bir akıl hastalığı ile malul olsaydı. O zaman belki tedavi edilebilirdi. Ancak, kişilik bozukluğunun (psikopatlığın) dünya üzerinde çaresi ve tedavisi yok.
Tek çare, bulunduğu yerden getirtip, içeri atmak ve cezalandırmak. Tabi yıllardır bu adamı kullanan, koruyup kollayan, kol kanat geren psikopat severler izin verirse!