Sevgili Sinan Özedincik’ten gelen telefonla kendimizi bir anda Günaydın ekinin yeni yıl partisinde bulduk…
Partiye giderken yolda eşim Necat’la yeni yıldan beklentilerimizi konuştuk.
2018’in bize, bebeklerimize sağlık ve huzur getirmesini, kötü insanlarla karşılaştırmamasını diledik…
Umarım yeni yıl hepimize güzellikler getirir.
Birbirimizin yanaklarına küçük birer öpücük kondurarak indik arabamızdan… Partinin olduğu alana doğru ilerledik…
Mekân hınca hınç doluydu… Kimler, kimler yoktu ki… Herkes oradaydı.
Her taraf ışıl ışıl, cıngıl cıngıldı. İlerledik bize gösterilen yere doğru...
Baktım Seda’cım (Sayan) bütün güzelliğiyle oturuyor. Kavalyesi de tüm ‘cool’luğu ve efendiliğiyle oğlu Oğulcan Engin’di…
Biz de yerimize yerleştik ve başladık sohbete…
E bir yandan da bakalım kim gelmiş, kim ne giyinmiş, kim kime selam veriyor, kim kimi görmezlikten geliyor.
Böyle seyre dalmışken sırtında Hira’sı Okan Kurt, önünde tütülü eteğiyle Demet Akalın’ımız içeri girdi…
Yahu Demet ne uzun bacaklıymış. E haliyle unuttuk tabii ki, eskiden manken olduğunu...
Öyle bir sarıldık ki birbirimize o an aklıma ‘Muah Muah Can Hatice’ türküsü geldi…
Malum geçen haftaki bir yazımla azıcık atışmıştık.
Fakat ikimiz de biliriz ki kalbimizde kötülük yok, niyetlerimiz iyi.
Önemli olan günün sonunda birbirini doğru anlamış olmaktır.
Sadece üçüncü şahıslara şunu söylemek gerekir... Durum bizim, vazife sizin değil!
‘Dürüst insanların ayakları daima birbirine çıkar’ unutmayın…
Gecenin Noel kızı İrem Derici hepimize çikolata dağıttı.
Partinin ilerleyen saatlerinde de Mustafa Ceceli ve Sinan Akçıl ile aynı sahneyi paylaştı İrem…
Yaşasın! Kim bilir nasıl güzel söyleyeceklerdi seçtikleri şarkıyı…
Tahmin ettiğim gibi ‘Kıymetlim’i seslendirdiler… Sinan’ın ‘Kıymetli’si neydi acaba?
Mustafa ile İrem, ‘Kıymetlim’ diye diye naralar atıp ortalığı yıkarken Sinan da adeta arkasını dönmüş, ‘cüzdanım, cüzdanım’ diye söyleniyordu sanki…
Vallahi kaybettiği cüzdanını arıyor sandım. Ama o da haklı, cüzdan ve kıymetlim aynı kapıya çıkıyor…
Gece çok uzun ve çok eğlenceli ama malum evde ikizler bizi beklediğinden geceden erken ayrıldık…
EN ÂŞIK ALİŞAN!
Ama gözüme çarpanları da hemen sizlere sıralamak istiyorum.
En âşık Alişan’ı gördüm. Gözlerini bir an olsun sevgilisi Buse Varol’dan ayırmadı…
En yağmur geçirmezimiz Berkay! O montla Seattle’a gitse vallahi yeri… En akrobatik Kenan Doğulu… Yanımıza geldiğinde resmen masanın üzerine ‘Örümcek Adam’ misali zıpladı! Hop Seda’nın omuzlarında…
Velhasıl, bu geceyi düzenleyen bizi dostlarımızla bir araya getiren aramızda yorulmaz bir ilişki olan Sabah Grubu’na teşekkür ederiz.
Meleklere kıymayın ne olur
Aklım almıyor. Dudağının bükülmesine bile dayanamadığım küçücük bebeklere eziyet edilmesine.
Aklım almıyor, her biri birer melek olan bu günahsızların acı çekmesine.
Neler oluyor? Nasıl, bir anne 5 aylık bebeğini öldürüp çanta içinde bir parka bırakabilir. Bu nasıl bir vahşet, nasıl bir çaresizliktir Allah’ım. O cennet bahçesi gibi kokan, dokunmaya kıyamadığımız masum yavruları niye günahlarınıza alet ediyorsunuz.
Gaziantep’te yaşanan olayı okuduğumda kanım dondu adeta. Gözlerim yaşardı. Bebeklerime baktım. Hiçbir şeyden habersiz oynarken seyrettim onları uzun uzun.
Nasıl bir dünyaya geliyorsunuz diye düşündüm. Dua ettim uzun uzun. Onların ve tüm bebekleri korunması için.
Bu tür olaylar beni hep derinden etkilemiştir. Ama anne olduktan sonra hassasiyetim daha da arttı. Şimdi böylesi bir vahşetle karşılaştığımda adeta kanım çekiliyor. Böylesi bir acı karşısında dona kalıyorum.
Umarım böylesi olaylar bir daha yaşanmaz. Umarım hiçbir çocuk, günahsız bebek, zarar görmez.