Dünya çapında 190’dan fazla ülkede 109 milyonu aşkın kullanıcının her gün milyonlarca saatten fazla dizi, film ve belgesel izlediği Netflix’i yıllar önce Türkiye pazarına yeni yeni girdiği dönemlerde yayınladığı ‘House of Cards’ dizisinin Kevin Spacey’li dikkat çekici billboard’larıyla tanımıştık. Amerikalı dev medya şirketinin 90’lı yıllarda video kiralama hizmetiyle başlayıp gelir bakımından dünyanın 10’uncu büyük internet şirketi haline gelmesinde sinema ve televizyona yaptığı ciddi yatırım ve doğru iletişim stratejileri öne çıkıyor.
Peki evdeki televizyonlarımızda bize sunulan diziler, filmler dışında Netflix ne getirdi dünyamıza? Sanırım sinema dediğimiz o illüzyonun ta kendisini Netflix’te bulduk. House of Cards, Orange is the New Black, Narcos, The Crown gibi dünyaca üne kavuşan hit prodüksiyonların yanı sıra Stranger Things, Marco Polo, Mindhunters, Suburra, Marseille ve daha henüz izlemeye yetişemediğimiz bir dolu Netflix orijinal yapımı... Hepsinin tek bir ortak yönü varsa o da hikâyecilik anlamında geliştirilen kusursuz anlatım ve yüksek standartlardaki prodüksiyonları olsa gerek. Üstelik zamanında ‘Lost’ dizisiyle başlayan, eve kapanıp arka arkaya saatlerce dizi izleme alışkanlığı biraz daha evrilerek artık vizyona girecek yeni filmi bekler gibi Netflix’e gelecek yeni yapımları bekleme haline dönüşmeye başladı.
David Ayer’den Netflix’e gişe filmi
Ancak bu kez tüm dünya ile aynı anda yayınlanmasını beklediğimiz şey bir televizyon serisi değil… Netflix’in dijital medyada yürüttüğü iletişim, Türkiye’ye özel hazırladığı ‘orklar aramızda’ tanıtımı ve billboardlarıyla Will Smith ve Joel Edgerton’ın başrolünü üstlendiği 90 milyon dolar bütçeli ‘Bright’ı merakla beklemeye başladık. Türkiye’de mahalle arasında tavla atan, kokoreç yapan orkları göstererek bulunduğu ülkenin kültürel-sosyolojik kodlarıyla zeki ve sivri bir mizah yapan tanıtım filmi Netflix’in bu işe ne kadar önem verdiğinin en iyi göstergesi. ‘Training Day’, ‘Fury’ ve ‘Suicide Squad’ filmlerinin yönetmeni David Ayer tarafından yönetilen yapım, fantastik dünyaya dair alıştığımız tüm stereotype’larla dalga geçerek yeni ve eğlenceli bir anlatımla izleyiciyi ekrana kilitliyor. Günümüz Los Angeles’ında geçen film, insanların, orkların, elflerin ve perilerin birlikte yaşadığı bir zamanda, insan ırkına mensup polis memuru Ward ile teşkilata yeni katılan ilk polis Ork Jacoby’nin gece devriyesi sırasında karşılarına çıkan kutsal bir emaneti koruma maceralarını konu alıyor. Filmlerinde genellikle ‘tek adam’ olmayı seven Will Smith, yine kendi geleneğini korumaya çalışırken sahneyi sıklıkla Jacoby’ye yani ork polisi canlandıran Joel Edgerton’a kaptırıyor. Alt metinlerinde ırk çatışmasına dair dikkate değer eleştirilere de yer veren ‘Bright’ ilk başta burun kıvıranları bile ‘ikinci filmi gelse de izlesek’ kıvamına getirecek bir film ve gerçekten şimdiden ‘Bright’in ikinci filmini daha şimdiden beklemeye başladık tabii…