Beşiktaş dün puan kaybetse de ilk haftaya göre daha derli topluydu. Bunda kuşkusuz en büyük pay sahibi Tolgay Arslan'dı. Atiba'nın yokluğunda harika bir iş çıkardı. Pas bağlantılarını iyi yaptı. Oyunun iki yönünde de çok başarılıydı. Eminim maçı izleyen Lucescu, onu listeye yazmak istemiş ancak 'Yabancı' olduğunu öğrenince bir kez daha hayal kırıklığı yaşamıştır.
Beşiktaş'ta dün yabancı(!) çoktu.
Fabri, Talisca, Quaresma…
Fabri'nin yediği ikinci gol, klasına yakışmadı. İyi kaleciler 'kötü gol yer' sözünün vücut bulmuş haliydi. Trazequet'in golündeki dikkatsizliği ve konsantrasyon eksikliği Beşiktaş'ın 2 puanına kan doğradı.
Quaresma'nın kimyası bozulmuş. Antalya maçında Şenol Güneş onu oyundan alırken 'Hoşnut' olmadığını ziyadesiyle göstermişti. Dün bu sahne tekrarlandı. Quaresma biraz daha kontrollüydü bu sefer ama yüzündeki ifade çok daha şiddetliydi.
Belli ki Lens'in kulübede oturması kimyasını bozmuş. Sürekli bu tehdit altında olmaktan mutsuz. Şenol Güneş’in bu sorunu bir şekilde halletmesi gerekiyor. Yoksa krize sebep olacak boyutlara gelebilir.
Sezona Benfica'nın 'Ayak oyunları' yüzünden gecikmeli başlayan Talisca da hala geçen sezonki ritmini bulamadı. Şenol Hoca, "Yaşlı oyuncular geç form tutar" dese de Talisca genç olmasına rağmen formunu bulamadı. Birkaç maça daha ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Tabi bir de Şenol Hoca var tabii tanımakta zorlandığım. Yıllardır yakından takip ettiğim Şenol Güneş, bu maceralara girmez. 'Ham armut' yeme gibi bir alışkanlığı yoktur. Ama dün Medel ve Lens değişikliğiyle beni şaşırttı. Eminim maçın sonunda ortaya çıkan manzara nedeniyle o da bir 'özeleştiri' yapacaktır.
Bu hamle sadece yenilerin hazmedilmesini zorlaştırmakla kalmadı, eskilerin de akordunu bozdu. Yeniden sazı düzene sokmak 'Güneş Usta'nın marifetine kalıyor.