TRT Spor’da maçı anlatan Onur Şahin, Hırvatistan Federasyon Başkanı Davor Suker’in verdiği röportajda “Türk futbolunu çok seviyorum” dediğinden bahsetti. Sorun şu ki, biz kendimizi seviyor muyuz? Ayna karşısında sırf kendi kusurlarını gören ergen gibiyiz; birbirimize ne kadar kötü, ne kadar acınası halde olduğumuzu anlatıp duruyoruz. İyi bir şeyle karşılaştığımızda, neredeyse tesadüftür deyip geçecek noktaya geldik. Hâl böyleyken Milli Takım gelecekten ümitvar olacağımız bir görüntü sergiledi.
Başlangıç on biri, yedek ya da kendisini A Milli forma için yeterince ispat etmemiş isimlerin ağırlıkta olduğu oyunculardan oluşuyordu. Buna karşın alışık olmadığımız bu oyuncular, kâğıt üzerine yazıldığı kadar garip durmadı sahada. Fazlasıyla takım görüntüsü verdi. En güzeli de golde hata yapan Mert Çetin’e, ikinci golümüz sonrası verdiği teselliydi. Hataya odaklanmak yerine hayatın devam ettiğine vurgu yapan bir edası vardı.
Caner Erkin kendi ortalarına takılanlara -alın size derin pas- der gibi gol attırdı Deniz Türüç’e. Devreye bu golle galip gittik. Döndüğümüzde Caner ve Mert yoktu. Biraz bu değişikliklerin alışma sürecinin etkisi, biraz da Hırvat oyuncuların hücum aksiyonlarında hareketliliği artırmasıyla on dakikada iki gol yiyerek yenik duruma düştük. Skora göre konuşacaklar avuçlarını ovuştururken, kolektif ve estetiği harika bir gol attık.
Futbolumuzun pek çok sorunu var. Yokmuş gibi davranıp, günümüzü gün edelim demiyorum. Kendi ellerimizle yarattığımız devasa yargılarla boğuşup, geleceği kurtarmak için harcayacağımız enerjimizi boşa tüketmeyelim diyorum. Dün yine kazanamadık. 2020’deki beşinci beraberliğimizi aldık. Skorlara ve isimlere takılmadan okuyun bu maçları. Şenol Güneş farklı isimleri, farklı on birlerde bir araya getirip, farklı zorluklarda test ediyor. Kimin kiminle uyumlu olduğunu, hangi şartlarda hangi tepkileri verdiklerini gördükten, takım savunmasını iyice benimsettikten sonra Avrupa Şampiyonası’nda kuracağı ekip bizi fazlasıyla mutlu edebilir.