Antalyaspor, Fenerbahçe’nin Kayserispor’la oynadığı son kupa maçını iyi analiz etmiş. Kendi sahalarında beklemeden rakip alanda Sarı-Lacivertli oyunculara yakın oynayarak top kazandılar. Hem kendileri etkili oldular hem de rakibine top yaptırmadılar.
Maçın ilk yarısında pas arası ve top kapma istatistiklerinde 10 kez rakip alanda topu kazanıp rakibini defansta dengesiz yakaladılar. Bu oyun anlayışında Eto’o’yu oyun kurucu gibi oynatıp, stoperlerden birini üzerine çekince rakip defans göbeğinde gedik oluşturdular. Eto’o’nun oyun kuruculuğu ve bitiriciliğini sergilediği pozisyonda golü bulup devreyi haklı olarak önde bitirdiler. Orta sahada, Topal, Josef, Ozan üçlüsüyle topun arkasına geçtiler ama top kendilerindeyken bu üçlü Antalya baskısında kurtulamadı. Oyun kuramadı, hücumu besleyemedi. Markovic, Nani, Fernandao gibi güçlü hücumcular sadece kağıt üzerinde tehdit olarak kaldı.
Devrede bu orta saha üçlüsünden Ozan’ı çıkartıp, Robin Van Persie’yle başlamak doğru karardı fakat tabelada 1-0 geride olmalarından dolayı aynı zamanda riskliydi. Aslında başlangıç 11’i böyle olmalıydı. Pereira’nın oyuncu değişikliği ve aldığı risk, Antalya’nın skora rağmen ilk yarıdaki oyununu devam ettirmesiyle maçın Antalya lehine kopmasını sağladı.
Bu maç Fenerbahçe’nin üzerine baskı yapan takımlara karşı zorlanacağını gösterdi. Fenerbahçe’nin defans oyununun panzehirini bulan Kayserispor hocası oldu. Antalya bu yoldan ilerledi.