Lucescu takımlarının tipik tatlı sert faullü, rakibi sindiren oyunu nedeniyle maçın sürekli durmasından dengede başlayan maç; on beşinci dakikadan sonra saniye saniye Fenerbahçe hakimiyetine geçti. Bunda Jesus'un organize oyununun futbolcularına verdiği ne yaptıklarını bilmeleri ve bireysel performans olarak Arao'nun sahipsiz topları oyuna tekrar servis etmesinin rolü büyüktü.
İlk yarının son on beş dakikasında oluşturulan baskı golün habercisiydi. Açık oyunda Kiev savunmasını eksik yakalamakta zorlanan Fenerbahçeli futbolcular, rahat gol pozisyonu bulamadı. Buna karşın bu baskının oluşturduğu duran toplar çok iyi kullanıldı. Bir takımın iyi çalıştığını duran top organizasyonundaki çeşitliliğinden anlayabilirsiniz. Fenerbahçe sezon başından beri en güçlü gol silahlarından biri olan korner organizasyonunda, takımın Ümraniye maçında görece en güçsüz halkası denen Gustavo Henrique harika bir vuruşla takımını tabelada öne geçirdi.
İkinci yarı daha ofansif oynayarak başlayan Dinamo Kiev, pozisyon bulamasa da attığı tek şutta Altay'ın da hatasıyla beraberliği yakaladı. Ancak Jesus yaptığı değişikliklerle galibiyeti istediğini gösterdi. İlk Kiev maçlarından sonra bu satırlarda Fenerbahçe gelişiyor demiştim. Dün geliştiğini ispatladı. Yatarak, oyunu çirkinleştirerek oynayan rakibini uzatmalarda mağlup etti. Jesus'un takımında her zaman biri başrole çıkacak. Gelişen takımda bu kez Gustavo Henrique yıldızlaştı. Kötü transfer denilen Batshuayi noktayı koydu. Kiev duvarını yıktı.