Faroe Adaları maçına Lüksemburg karşısında bıraktığımız yerden devam ederek başladık. Kötü oynadık. Faroe Adaları teknik direktörü Hakan Ericson maç öncesinde "Türkiye bizden daha yetenekli ve kaliteli oyunculara sahip. Ancak savunmada sorunları var" demişti. Onu haksız çıkarmadığımız gibi, hücumda yetenekli ve kaliteli ayaklarımız olduğunu da gösteremedik. Organize atak geliştirmekten uzak, başta Ferdi Kadıoğlu olmak üzere bireysel top taşımalarla rakip ceza sahasına ulaştık. Oraya geldiğimizde nefesimiz yetmedi.
Sekizi Süper Lig'de forma giyen oyunculardan oluşan on birimizin en büyük sorunu, tempo ve ikili mücadelelerde kendini çabuk yere bırakmak olarak gözüktü. Bu yetmezmiş gibi bir de takım boyunu uzun tutarak oynayınca, izlemesi işkenceye dönüşen bir takım çıktı ortaya. Rakibin sol beki akan oyunda bomboş topla buluşup gol attı.
B Ligi'ne yükseldik. Bu aşamada takım görevini yaptı. Fakat son iki maç kusurlarımızı gidermediğimizi de yüzümüze çarptı. Neydi bunlar? Makine düzeninde oynayan otomatikleşmiş bir oyun. Diğeri de mental olarak kırılganlıklarımız. Hollanda ve Norveç'i yenip daha güçsüz takımlara takılmamız veya Portekiz'e karşı play-off'da daha dirençli duramadığımız örneklerinde olduğu gibi mental sorunlarımız bir anıt (!) gibi duruyor
Her ne kadar Futbol Federasyonu'nun gündeminde hoca değişikliğinin olmadığı bilinse de bu maç Kuntz tartışmasını alevlendirecektir. Fakat eksiklerimiz olduğu gibi kalacak. Hatıramızdan kolay silinmeyecek bir maç performansı ile birlikte.