ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Alman Marshall Fonu (GMF) Türkiye Direktörü Özgür Ünlühisarcıklı verdi bu yazının ilhamını.
Ünlühisarcıklı, Deutsche Welle’deki yorumunda, “DEAŞ elebaşı Bağdadi’nin İdlib’de bulunması üzerinden Türkiye’yi terör örgütüyle ilişkilendirme çabası”na ilişkin; “Şaşırılacak ne var? İdlib zaten Rusya, ABD ve Türkiye’nin tam olarak kontrol altına alamadığı bir yer. YPG’nin bu son operasyonlarla ilgili söylemleri, kendini IŞİD (DEAŞ) üzerinden Batı kamuoylarında meşrulaştırma çabasını yansıtıyor, bu yöndeki PR (Public Relations/Halkla İlişkiler) kampanyasının bir parçası. Bir ülkeyi düşmanlaştırmak isterseniz de onun IŞİD ile işbirliğini yaptığını söylersiniz” diyor.
Ünlühisarcıklı, aynı PR kampanyasının bir başka parçasına işaret ediyor: “Mesela şimdi SDG’nin başındaki Mazlum Kobani kod adlı kişinin Washington’a daveti söz konusu. Bilirsiniz ABD’den vize alırken sorular yanıtlamanız istenir. Hatta hepimize komik gelir, ‘herhangi bir terör örgütüne üye oldun mu’ diye sorarlar. Kobani ‘olmadım’ diyecek, oradaki memur da buna inanacak mı?”
***
ABD ülkeye girecek yabancılara vize verirken şu soruları soruyor:
- Adınız, soyadınız; varsa eski ad ve soyadlarınız?
- Mesleğiniz (göreviniz) ve işyeri bilgileriniz?
- Tam olarak işiniz hakkında kısaca detay verin.
- Yöneticinizin adı?
- Ateşli silahlar, patlayıcı, nükleer, biyolojik veya kimyasal maddeler üzerine eğitim gördünüz mü; bu konuda bir tecrübeniz var mı?
- Daha önce yarı askeri bir birliğin örgütün, gerillanın, direnişçi veya isyancı grubun üyesi oldunuz mu? Böyle bir grupta görev yaptınız mı?
- Hiç terör faaliyetlerinde bulundunuz mu?
- Teröristlere veya terör örgütlerine mali destek veya başka türlü yardımda bulundunuz mu?
- Bir terör örgütünün üyesi veya temsilcisi misiniz?
- Adam öldürme veya başka şiddet içerikli suçlara emir, tahrik, teşebbüs, destek veya başka türlü katılımda bulundunuz mu?
- Sahtekarlık, yalan beyan veya yasal olmayan başka bir şekilde vize alma girişiminde bulundunuz mu?
***
Üç ayrı kod adı kullanan terörist bu sorulara sizce hangi cevapları verir?
Bu cevaplara kim inanır?
ABD’deki ‘yandaş terörist’ kullanan çevreler de inanmıyor.
O yüzden ABD’li senatörler, malum teröristin ‘bazı sorulardan muaf tutulmasını’ istiyor.
Kitaba uyduramayacakları için, kitabı rafa kaldırmayı öneriyorlar.
Türkiye ne yaptı ki, ABD her konuda kurallarını rafa kaldırmayı göze alıyor?
Düşünmeye değmez mi?
‘Erdoğan gelmesin’ lobisi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘olası’ Washington seyahati 13 Kasım’da.
Yani haftaya.
Çok önemli bir ziyaret.
ABD’de ‘YPG dostu’ çevreler ve siyasetteki uzantıları ‘Erdoğan gelmesin’ diye uğraş veriyor. Temsilciler Meclisi’nde Türkiye karşıtı iki karar çıkardılar. Terör örgütü yandaşlarının protestolarını örgütlüyorlar.
ABD Başkanı Trump’ın Suriye’nin kuzeyinden çekilme, terör örgütü YPG/PPK’yı da çekme kararını Erdoğan’la son görüşmesine bağlıyorlar; “Trump bizden habersiz Erdoğan’a söz verdi” diye öfkeliler.
Şimdi de “Trump, Erdoğan’ın istediği bir şey daha yapar” endişesi içindeler.
Umarız haklı çıkarlar.
Erdoğan Washington’a gider mi?
Erdoğan, Washington’da olan bitenden rahatsız; “Henüz karar vermedim, soru işaretleri var” diyerek aslında Beyaz Saray’ı tavır almaya çağırdı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da ‘Merkel örneğini’ hatırlatarak ‘yol’ gösterdi: “Almanya Parlamentosu da benzer bir karar almış, ancak Başbakan Merkel ‘hükümetin görüşünü yansıtmıyor’ demişti.”
Hemen ardından, Temsilciler Meclisi kararlarının geleceği ABD Senatosu’nun Cumhuriyetçi çoğunluk lideri Senatör McConnel, önce Trump’la görüştü, ardından senatörlere “NATO müttefiki Türkiye ile ilgili karar verirken duygusal davranmaktan kaçınma” çağrısı yaptı.
Bu, Erdoğan’ın sözlerine ilk karşılıktı.
Ben bir adım da Trump’tan bekliyorum.
14 Kasım toplantısı da önemli
Erdoğan’ın planlanan Washington ziyaretinin ertesi günü, 14 Kasım’da bir başka önemli toplantı daha var: Türkiye’nin de üyesi olduğu 81 ortaklı “DEAŞ’la mücadele koalisyonu” toplantısı.
Koalisyon ülkelerinin bakanları, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun ev sahipliğinde yine Washington’da toplanacak.
Bağdadi’den sonra DEAŞ’ın ve mücadelenin geleceği; Suriye’nin kuzeyi ve ABD/YPG işgali altındaki güneydoğusu ile ilgili durum; Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı; Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğini temel alan yeni anayasa süreci (Astana-Cenevre) konuşulacak.
Türkiye için her yer bir mücadele alanı.
Her biri Barış Pınarı gibi ihtimam istiyor.