Emekli amirallerin bildirisinin içeriği, 'bildirme' şekli, zamanına ilişkin değerlendirmemi önceki gün yazdım.
Dün yükselen sert tepkiler üzerine 'bildirici emekli amiraller'den bazılarının savunmalarını gördüm.
Daha doğru bir ifadeyle, bu tepkileri kendileri neden olmamış gibi, psikolojide 'yansıtma' denilen savunma mekanizmasıyla savuşturma çabasını...
Ünlü psikolog Sigmund Freud'un kavramsallaştırmasıyla 'yansıtma'yı hekimler şöyle tanımlıyor:
"Psikolojik yansıtmanın anlamı, kişinin istemediği düşünce ya da davranışları karşı tarafta varmış gibi gösterme hastalığıdır. Evet bu bir hastalıktır ve genellikle bu hastalık narsistik (kendini beğenme) kişilik bozukluğu taşıyan insanlarda görülür. Günlük hayatta savunma mekanizması olarak kullanılır. Kendini başkalarında görme olarak da sergilenir. Suçu başkasına atarak kötü durumdan sıyrılmaya çalışmak, istemediği sonuçlara sebebiyet vermeyi kabul etmemek gibi... Örneğin, birinin sizden nefret ettiğini düşünmenizin sebebi aslında sizin o kişiden nefret etmenizin sonucu olması. Okulda başarısız olan bir öğrencinin başarısızlığını anne babasına, arkadaşına yüklemesi gibi..."
Bildirici emekli amirallerden Türker Ertürk, dün bir YouTube kanalında kendini savunurken bunun örneklerini sergiledi.
Tartışmaya kendileri neden olmamış gibi, tepki gösteren devlet yetkilileri ve hükümet üyelerini "gündem değiştirmekle" suçladı!
Ama bu 'yansıtma'ya örneğin bildiriye "zevzeklik" diyen İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e yönelik yapmadı, onu ayrı tuttu.
İktidarın, Kanal İstanbul projesini açıkladığı 2011'den itibaren "Montrö ile ilgisi yok" demesine rağmen bu tartışmayı muhalefetin sürdürdüğü, kendileri de 'bildiri' ile bu gündemi yarattıkları halde, "Türkiyenin konusu Montrö değil, ekonomi olmalı" bile diyebildi!
Sonra da "103 ziraat mühendisi açıklama yapsa bu darbe çağrısı olabilir mi" diyerek, kendini emekli ziraat mühendisleri ile savunmaya çalıştı!
Ertürk, imza listesine yazdığı 'emekli amiral' ifadesini de reddederek, "Ben istifa ettim, 'müstafi'yim" diye düzeltti.
Röportajı yapan kişinin bunun üzerine (muhtemelen 'emekliliğini yakmayı göze almış' diye düşünerek) "Emekli maaşı alıyor musunuz" diye sorması üzerine, "E tabii, emeklilik hakkımı almıştım" dedi.
Sözde 'istifa yiğitliği'ni yavaşça yere bıraktı!
Tepkilerin "büyüyen Millet İttifakı'nı (CHP, İyi Parti, HDP, SP) parçalamak" olduğunu da ekledi.
'Yansıtma'dan bakarsak, bildirinin hedeflerinden biri de, Cumhur İttifakı'na destek veren ve aralarında emekli askerlerin de bulunduğu ulusalcı kesim olmalı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bildirinin "düşmanlarımızı sevindirmekten başka bir işe yaramadığını" söyledi.
Dünkü yazımda vurguladığım bazı tekrar etmekte yarar görüyorum:
Bu bildiri;
- TSK'nın bütün birimleri gibi Deniz Kuvvetleri'nde de FETO ayıklaması 'hâlâ' devam ederken;
- Türk donanması MİLGEM projesi ve yerli denizaltı projeleriyle dışa bağımlılıktan kurtarılırken;
- Yerli SİHA'lar yerli savaş gemisi TGC Anadolu'ya inip kalkacak şekilde geliştirilirken;
- ABD'ye bağımlı Hava Kuvvetleri, S-300'le güçlendirilip, yerli savaş uçağı projesi 'F-35 kriziyle' hızlandırılırken;
- Türk ordusu, terörle mücadeleyi sınır ötesinde, 'tek başına' ve 'müttefiklerinin ambargolarına rağmen' başarırken;
- 'Mavi Vatan' konsepti, hava ve uzay sahasına kadar genişletilirken;
- Türkiye, "S-400'leri topraklarınızda bile tutmayın" diyen bir ABD ile mücadele içindeyken;
- Türkiye ABD'ye, "terör örgütü FETÖ ve YPG ile iş tutmanızı da konuşalım" diye diretirken;
- Ve bu mücadele nedeniyle 'başkanlar görüşmesi' yapılamazken yayınlandı.
Bunların hiçbirinin yapılmadığı dönemde 'vatan için mücadele eden' bildirici emekli amiraller, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı "Kanal İstanbul'u ABD çıkarları için projelendirmekle" suçluyor.
Psikolojide 'yansıtma' kavramı bize şunu söylüyor:
Aslında kendileri ABD çıkarlarına hizmet ediyorlar.
BU TOPLARI SAHAYA KİM ATIYOR?
Önceki gün bildirici emekli amirallerin arkasına, zamanında deniz lisesinde öğrenci olmakla kendilerine 'deniz aslanları' adını veren bir grubun da eklendiğine işaret etmiştim.
İçinde bolca Atatürk adı geçen bir bildiri de onlar yayınlamıştı.
Dün kulağıma geldi, bildiride adı geçen bazıları "Haberim olmadan eklenmiş" diyerek öfkelenmişler.
Bildiricilere dün ayrıca "emekli CHP'liler" de eklendi!
Hangi gerekçe bunları pıtır pıtır ortaya çıkardı?
Biri Montrö tartışması.
Muhalefetin kaşımasıyla büyüdü.
Diğeri tekkede sarıklı namaz kılan amiral fotoğrafı.
Ne zaman, nerede ve kim tarafından çekildiği bilinmiyor; Odatv'de yayınlansın diye Müyesser Yıldız'a 2 ay önce ulaştırıldığı, ancak onun güvenip yayınlamaması üzerine sosyal medyaya bırakıldığı biliniyor. Yıldız, "FETÖ'cü Serdar Atasoy vak'ası"nın da daha 2020 YAŞ'ından önce birçok gazeteciye ve o sırada Sincan Cezaevi'nde olan kendisine ulaştırıldığını, ancak araştıramadığı için yazmadığını ekledi. Yıldız'ın yazdıklarından "Devletin ilgili birimlerine de ulaştırdık, işlem yapılmadı" izlenimi verilerek paylaşıldığı anlaşılıyor. Ki, Yıldız da bunun "sağ gösterip sol vurma, çift taraflı mayın, hedef saptırma, tuzak" operasyonu olabileceğine, bunları daha önce kendisinin de yaşadığına işaret etti.
Milli Savunma Bakanlığı, görüntülerin her yönüyle incelendiğini açıkladı.
Bir yerlerden top kaldırılıyor, sahanın ortasına bırakılıyor. Peşine takılanlara bakarken topun geldiği yeri kaçırmayalım.
FETO kumpasları da böyle gelmiş, herkes 'sahaya dışarıdan atılan' topların peşinden koştururken Türkiye kalesine gol yemişti...
ERTÜRK ABD'DE Mİ GÖZALTINDA MI?
Emeklilik haklarını aldıktan sonra istifa eden eski amiral Türker Ertürk'ün 'fikir ve görüşlerinden' yararlanmak için videolarını izlerken dikkatimi çeken bir şey oldu.
Halk TV'de 30 Mart'ta yayınlanan programda, Ertürk uzun uzun hükümetin Kanal İstanbul'da "ABD istediği için" ısrar ettiğini iddia ederken, araya giren sunucu Özlem Gürses, "Süreyi iyi kullanmak adına... ABD'den karşımızdasınız..." diyerek sorusunu tekrarladı.
Ertürk ise neden ABD'de olduğuna dair açıklama yapmadan konuşmasına devam etti.
Dün, gözaltına alınan bildirici emekli amirallerin listesinde Türker Ertürk'ün adını gördüm.
İnternette arama yapınca, bildiriye yönelik tepkilere verdiği yukarıdaki savunmalarının yer aldığı 4 Nisan tarihli yeni bir videosuna rastladım. Görüntüde, bulunduğu odada arkasındaki duvar ve tablolar aynıydı.
- Türker Ertürk yayına ABD'den katıldıysa dün nasıl gözaltına alındı?
- Gözaltına alınmışsa, aynı odadan nasıl YouTube yayınına katıldı?
- Yayından sonra gözaltına alındıysa, neden Halk TV yayınında "ABD'den katılma" kaydı düşüldü?
İşin sıcağı geçsin, ortaya çıkar...