Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Afrika'da üç ülkeyi (Demokratik Kongo, Senegal ve Gine Bissau) kapsayan gezisi, çok yönlü dış politikasının bir göstergesi.
Erdoğan, son üç haftada gerilimin yükseldiği Ukrayna'ya gitti, Devlet Başkanı Zelenski ile görüştü; ardından Rusya Lideri Putin'le, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ile telefon görüşmesi yaptı, arabuluculuk diplomasisi yürüttü; aynı hafta BAE'yi ziyaret etti; İsrail ve Filistin'e heyet gönderdi.
Bu haftanın ilk üç gününü de Afrika'da geçirecek.
Uçakta gazetecilerle ayak üstü sohbet ederken görebildiğim kadarıyla Allah bir kolaylığını veriyor.
Zira Erdoğan, ne son iki haftanın yoğunluğunun ne de geçen hafta atlattığı Kovid/Omicron hastalığının izlerini taşıyordu.
Aksine hemen herkese bir espriyle takıldı.
Cumhurbaşkanı, seyahatlerde yolculuğun başında uçağı dolaşıp 'hayırlı yolculuklar' diler, ayak üstü 'koridor sohbetleri' olur. Korona/Omicron hastalığını atlatması nedeniyle geçmiş olsun dileklerine teşekkür etti. Hem kendisiyle hem seyahate katılan önemli isimlerle görüşmelerimizden enteresan başlıklar çıktı.
Dün Kongo'da yaşadığımız internet yoksunluğunu aşmayı başaran gazeteci dostlarımız yazılarına konu ettiler.
Bazı ayrıntılarıyla ben kendi notlarımı paylaşayım:
FİLİSTİN DE NORMALLEŞME İSTİYOR
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal, geçtiğimiz hafta İsrail ve Filistin'i ziyaret etmişti.
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Türk heyetini Ramallah'ta, merhum Yaser Arafat'ın İsrail saldırıları sırasında ofis olarak da kullandığı sığınakta kabul etmiş.
Abbas, Türkiye ve İsrail'in normalleşme sürecine 'tam destek verdiklerini' vurgulamış. Gerekçesi de şu: "Türkiye devrede olmayınca biz mağdur oluyoruz, Türkiye bizim hukukumuzu koruyor. Türkiye'ye güveniyoruz."
Hamas da aynı görüşü paylaşmış, ki bu da çok önemli bir destek Türkiye için.
TEL AVİV'DEN 'POZİTİF GÜNDEM' ADIMLARI
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un Ankara ziyareti 9-10 Mart arasında planlandı. Bu süreçte İsrail tarafı da 'aman bir sorun çıkmasın' düşüncesiyle hassas davranıyor. Her ne kadar Başbakan Naftali Benet 'sağcılık' yapıyorsa da, Tel Aviv'den 'pozitif gündem' adımları geliyor.
Örneğin, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş, Miraç gecesi, Hz. Peygamber'in (SAV) Miraç'a yükseldiği yer ve İslam'ın ilk kıblesi olan Kudüs'teki Kubbet'üs-Sahra ve Mescid-i Aksa'da olacak.
Ayrıca geniş bir işadamı heyeti Tel Aviv ve Kudüs'te yatırım ve ticaret görüşmeleri yapacak.
SALDIRI OLURSA NORMALLEŞME DURUR
Türkiye'nin normalleşmeye ilişkin önemli bir 'kırmızı çizgisi' var: "İsrail'le normalleşme Filistin, Kudüs ve Mescid-i Aksa pahasına olmaz."
Normalleşme sürecine vakıf bir yetkili, "Bu çizgimizi Tel Aviv de biliyor. Yarın Kudüs'e veya Gazze'ye bir saldırı olur, Filistinlilere bir saldırı olur, Türkiye yine bunun kavgasını verir, ilişkiler olumsuz etkilenir, bunu biliyorlar" ifadesini çok açık kullandı.
RAMAZAN'DA UMRE İHTİMALİ VAR
Normalleşme deyince, akla Suudi Arabistan ve Mısır da geliyor.
Edindiğim izlenim, Suudi Arabistan'la da diplomasi trafiği yoğun. Kral'dan Cumhurbaşkanı'na bir davet sürpriz olmaz. Zamanı belli değil ama Ramazan'da bir umre olabilir örneğin.
Mısır ise biraz daha bekleyecek. Zira Türkiye'de cumhurbaşkanı düzeyinde bir ilişki düşünülmüyor.
ABD İLE F-16 SÜRECİ OLUMLU BAĞLANABİLİR
İsrail'le normalleşmenin Türkiye'nin ABD ile ilişkilerinde de bir yansıması var. Buna Ermenistan'ın Türkiye tarafından atılan 'barışa zorlayıcı' adımlar sonucu normalleşme sürecine girmesinin de etkisi büyük. ABD, 'istemeye istemeye' de olsa Türkiye'nin rolünü ve attığı adımları olumlu değerlendiriyor. Ama Türkiye'ye yönelik olumlu bir adım atmakta kıskanç davranmaya devam edecek. Belki, yeni F-16 satın alma ve modernizasyon görüşmeleri olumlu sonuçlanabilir. Kimilerine göre çok gerekli bir satın alma olmasa da...
Uçakta elbette en çok Ukrayna krizi konuşuldu.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'nin, BMGK üyeleri ile Almanya ve Türkiye'nin katılacağı zirve önerisine Ankara olumlu yaklaşıyor.
Ancak en son dün yapılan açıklamalara bakılırsa, ABD Rusya'nın her an Kiev'e uzanacak kadar geniş bir işgale başlayacağı kanaatinde; Rusya ise 'bundan benim niye haberim yok' modunda!..
Süreçlere hakim kaynaklar, Ukrayna'nın kendi toprakları üzerinde 'ABD-Rusya savaşı' yürütülmesinden rahatsız olduğunu belirtiyorlar.
Ukrayna ayrıca sadece ABD'ye değil, NATO'ya da, AB'ye de güvenmiyor.
Bence haksız da değil.
O yüzden Zelenski, konuyu güçlü bir uluslararası platforma taşımak istiyor.
Ankara, BMGK'da Rusya ve Çin dayanışması nedeniyle Moskova'nın da bu zirveye olumlu bakabileceğinden umutlu.
BIDEN İÇİN SEÇİM MALZEMESİ
Peki ABD neden bu kadar 'gerginliği körükleyen, işgale zorlayan' taraf olduğu izlenimi uyandırıyor?
Bir ölçüde ABD ve Avrupa medyasına da yansıyan değerlendirmeyi Ankara da dikkate alıyor: "Biden, kasımda ara seçime gidecek. Özellikle Afganistan'dan çekilme başarısızlığını Rusya'ya karşı zafer kazanarak ve Kabil'de küstürdüğü Avrupalı müttefikleri yeniden yanında birleştirerek prestijini kurtarmaya çalışıyor."
Afganistan'dan çekilme sürecinde yapılan anketlerde Biden'in görev onayı yüzde 40'lara düşmüştü. Böyle bir başarı onu kurtarabilir diye düşünmesi akla aykırı değil.
Ancak bu 'başkanın adamları' türü 'kurgu zafer'in farkına varıldı bile.
Ayrıca Zelenski de önceki hafta açıkça, "Batı'nın Rusya ile kavgası bizim pahamıza olamaz" demişti.
UKRAYNA BİR ÇÖZÜM SUNABİLİR
Bu aşamada şu beklenti de var:
Ukrayna, "Biz NATO'ya girmek istemiyoruz diyelim, ancak karşılığında Rusya da bizim güvenliğimizi garanti edecek yazılı güvence versin. Buna da belli ülkeler garantör olsun" diyebilir.
Garantörler ise Almanya ve Türkiye olarak şimdiden belirginleşmiş görünüyor, belki ekleme olabilir.
Ayrıca, Zelenski hakkında da son derece olumlu izlenimler duydum. Geçen haftalarda yazmıştım, Ankara'daki yetkililer de benzer kanaatlerini paylaştı, "Komedyen gözüyle bakmayın artık..."
Emine Hanım negatif ama Omicron yordu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'koridor sohbeti'nde Korona/Omicron hastalığını atlatması nedeniyle geçmiş olsun dileklerini ileten gazetecilere teşekkür etti. Eşi Emine Erdoğan Hanımefendi de hastalığı atlattığını açıklamıştı, ancak seyahate katılmaması nedeniyle onun durumu da soruldu. Erdoğan, "Negatife döndü, biliyorsunuz. Ama hastalık yorucu oluyor tabii. Bir süre dinlenmesi gerekiyor, o yüzden gelemedi" dedi.