Altılı Masa'nın cumhurbaşkanı adayını İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener belirleyecek.
Bu bir tahmin değil, yeni oluşmuş bir durum da değil, sadece benim okumam da değil.
Bilinmeyen şey, Akşener'in 'kendi adayını' kabul ettirip ettiremeyeceği...
Başından beri böyleydi bu.
Anahtar kavram 'kazanacak aday'dı.
Bu ifadenin tek muhatabı
vardı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.
'Sizinle kazanamayız Kemal Bey' demenin siyasi ifadesiydi bu.
Kılıçdaroğlu bunu anlamadı mı?
Pekâlâ anladı.
Buna karşı, "Akşener'in elindeki 'potansiyel adayları' denklemden çıkarma, yerine kendi adını güçlendirme" stratejisi yürüttü.
CHP genel başkan yardımcılarının "Adayımız Kılıçdaroğlu" açıklamaları, Kılıçdaroğlu'nun "Belediye başkanlarımız işlerine bakacak" tavrı da, "Benim adamlarımı bana karşı kullanma, bana da adayım dedirtme; İyi Parti'yi TBMM'ye sokmam ve seni masaya davet etmem gibi, benim adaylığımı da sen masaya getir" demenin siyasi ifadesiydi.
Akşener de bunu okudu ve "Borcumuz yok, aksine alacağımız var" diyerek rest çekti.
Kılıçdaroğlu, bu süreçte CHP içindeki 'rakiplerini' geride bırakmayı başardı.
Özellikle İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, hem cumhurbaşkanı adaylığında -CHP nazarında- fazla ileri gitmesi hem de belediyede başarısız olması, CHP seçmeninden tepki gören hareketleri, Kılıçdaroğlu'nun elini güçlendirdi.
Kılıçdaroğlu'nun -belki zaten öyle olsun diye planlanan- başarısız ABD, İngiltere, Almanya seyahatlerinden sonra ışığı sönmeye başlayınca, Akşener-İmamoğlu ikilisi, bir 'Saraçhane çıkışı' denedi ama ona da CHP'nin 'genel merkez, medya, örgüt' dayanışması izin vermedi.
Ancak hamle sırası Akşener'e geldiğinde, İmamoğlu ile birlikte posterlerini seçim kampanyasının bir parçası olarak şehirlere astırdı.
Bu da 'ısrarcıyım' demenin siyasi ifadesiydi.
Kılıçdaroğlu da buna karşı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'tan, "cumhurbaşkanımız" ifadesini gönderdi Akşener'e...
Dün, İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı'nın istifasını duyunca, Akşener'in köprüden önce son çıkışı denediğini anladım.
İmamoğlu'dan vazgeçtiğini düşünmüyorum ama öyle bile olsa, Paçacı'nın sözleri, 'tamam İmamoğlu olmasın ama sen de olma' mesajı içeriyor açıkça.
Paçacı, açıklamasını, Altılı Masa'nın 'aday konusunun gündeme alınacağı' toplantısı öncesinde yaptı, Habertürk yazarı Nagehan Alçı'ya.
TürkMedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel'e sordum; CHP kaynakları "Paçacı'nın sözlerinin
Kılıçdaroğlu tarafından Masa'ya getirildiğini ve 'üzüntüsünü'
belirttiğini" söylemişler.
Paçacı da bunun üzerine 'Kurumsal İlişkiler Başkanlığı' görevinden istifa etti.
Paçacı, aslında yeni bir şey söylemedi.
Özetle, "Sokakta Kemal Bey'e itiraz görüyoruz. Sokaktaki bu itirazı İYİ Parti olarak görmezden gelemeyiz. (Adaylık talebi masaya gelirse) İyi Parti itirazını kayda geçirmiş olur. Ya Kemal Bey bu itiraza karşı yeni bir aday önerir ya da kendisinde diretir. İkincisi gibi görünüyor" demişti. (O zaman) Altılı Masa bir deklarasyon yayınlayabilir ve çoklu adayla çıkar, İyi Parti de kendi adayını çıkarabilir. 'İkinci tura kalanı destekleyin' diyebilir" dedi.
Bu, bir yıldır söylenen 'kazanacak aday' politikasının devam ettiğini gösteriyor.
Yeni değil ama 'köprüden önceki son çıkış'ta söylenmiş olması önemli.
Kanımca Cihan Paçacı, bu demeci verirken istifa metnini zaten yazmıştı.
Akşener'den önce son uyarıyı yaptı, çekildi.
Bundan sonrası 'karar verici' olarak Akşener'in sahası...
Orası 'uyarı makamı' değil.
Akşener ya Kılıçdaroğlu'nu 'kerhen' aday gösterecek.
Ya da alternatifini masaya koyacak.
Çoklu aday veya 'üçüncü isim'...
'CHP solu'nda ve medyasında genel kanaat, Akşener'in, -hiç bunlar yaşanmamış gibi- Kılıçdaroğlu'nu büyük bir coşkuyla (!) aday göstereceği yönünde.
Tıpkı, Kılıçdaroğlu'nun, önceki seçimde Muharrem İnce'yi 'kerhen' ama büyük bir coşkuyla (!) "Gel bakalım Muharrem... bey" diye aday ilan etmesi gibi...
Hani, 'yaşattığını yaşamak' derler ya...