26 Eylül Perşembe günü İstanbul 5,8’lik depremle sarsıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay İstanbul Valiliği’ne geldi. İlk toplantı da burada yapıldı.
O sırada İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da doğru bir refleksle Afet Koordinasyon Merkezi’ne (AKOM) giderken Vali Ali Yerlikaya’yı arayarak bilgi verdi.
Vali ise Oktay’ın valilikte olduğunu belirterek, ‘oraya değil, buraya gelin’ davetini yaptı.
İlk toplantı, Fuat Oktay’ın “27 Eylül’de Türkiye Afet Müdahale Planı Toplantısı’nı İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü’nün Hasdal yerleşkesinde yapacağız, bütün ilgili birim müdürleri bulunsun” talimatıyla sona erdi.
İmamoğlu, deprem günü nasıl doğru bir refleksle AKOM’a yöneldiyse, ikinci toplantı için de Hasdal’a gitmeliydi.
Ancak deprem günü valiyi aradığında valiliğe davet aldığı için olsa gerek, ikinci toplantıda da davet bekledi. Açıklamalarından da, Fuat Oktay’ın talimatlandırmasını ‘belediye görevlilerine talimat’ olarak anladı, üstüne alınmadı.
Bence yanıldığı yer burası.
***
Vali Yerlikaya’nın daveti, valilikteki toplantı ‘acil durum toplantısı yeri olmadığı, ancak herkes o an orada bulunduğu için’ yapılmış bir davetti.
İmamoğlu davet edildiği toplantı ile ‘katılması gereken’ toplantının farkını anlasaydı;
Veya doğru bilgilendirilseydi gereksiz bir alınganlık göstermeyecek, ilk gün gösterdiği refleksin gereğini ikinci gün de yaparak toplantıya katılacaktı.
Ancak belki o sırada CHP’nin önemli isimlerinin ve kendisine yakın gazetecilerin, medya organlarının yarattığı ‘mağduriyet, dışlanma’ havasından yararlanmayı tercih etti.
İyimser yorumla, belki çevresindekilerin teşvikiyle ‘gereksiz alınganlığı mağduriyete tebdil etme’ yoluna gitti.
Toplantı günü açıkça ‘davet edilmedim’ demeyerek söylentinin ‘kendisi dışında ilerlemesine’ izin verdi.
Valilik ve Cumhurbaşkanı Yardımcısı yalanlayınca, destek veren gazeteciler özür mesajları paylaşınca da geri adım atamadı.
‘Atmadı, attırılmadı’ diyen de olabilir.
Sonucu değiştirmez.
Konu ‘yalanlamalar’la uzadı.
***
İBB’nin son açıklaması ise bir ‘savrulma’nın sonucu.
Açıklamada ‘çelişkiler’e vurgu yapılıyor; valiliğin ‘sözlü talimat davettir’ açıklamasını bırakıp bu kez “İBB Başkanı İl Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu’nun (İAADKK) doğal üyesiydi, gelmek göreviydi” dediği belirtiliyor.
Bu, valiliğin açıklamasını çarpıtmaktır.
Zira valilik, ‘davet yapıldığı’nı bırakmıyor, tekrarlıyor; ardından “Kaldı ki;” diye başlayan cümleyle ayrıca ‘görev ve sorumluluğa’ işaret ediyor.
İBB açıklamasında ayrıca, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Habertürk yazarı Fatih Altaylı’ya söylediği, “Toplantıdan bir gün önce İBB Başkanı’nın bu toplantı protokolünde olmamasına karşın İmamoğlu’nun katılacağı belirtilerek, bana oturma düzeninin nasıl yapılacağı soruldu. Biz 10’a doğru geldik, yeri ayrıldı. Kendisi katılamayacakmış diye bilgi geldi. Biz de onsuz başladık toplantıya. Ama davet edilmemiş olsa niye bana nereye oturtalım diye sorsunlar. Belli ki, davet edilmiş” sözlerinin, valilik açıklamasındaki “Kurul’un doğal üyesidir” ifadesiyle çeliştiği belirtiliyor.
İnternetten arayınca, diğer illerdeki rutin İAADKK toplantılarında başkanların üye olarak katıldığı görülüyor.
Soylu bir ‘kural’dan değil, kendisine verilen bir bilgiden bahsediyor. Velev ki bunu Bakan’a söyleyen kişi bu ayrıntıyı doğru bilmiyor; Bakan da çok önemsemiyor; zaten onun da üzerinde durduğu şey bu değil; ‘İmamoğlu için oturma düzeninin sorulmasının bile davet edildiği anlamına geldiğini’ vurguluyor.
Netice;
Olay gayet açıktır, çelişki iddiası olayın özünden uzaklaşma çabasıdır.
***
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay ve İstanbul Valiliği’nin açıklamalarından polemiği uzatmama eğilimi anlaşılıyor.
Başkan’ın da ‘siyasi kariyer hedeflerinden’ önce İstanbul’a odaklanması, kendisini yıpratacak tartışmaları önleyecektir.
Ya da kendisi için siyasi kariyer planı yapanlara biraz mesafe koyması…
Ki biz gazeteciler de tartışmalara değil, hizmet haberlerine odaklanalım.