Bir ülkede uzun yıllar kesintisiz iktidar olan bir siyasi lider varmış.
Muhalifleri onu otoriterlikle suçlarmış.
Muhalefete göre o "sadece kendi gücünü önemseyen, ülkesini Avrupa'da küçük düşüren bir oportünist ve popülistten başkası değilmiş."
Üstelik, doğalgaz alabilmek için Rusya'ya da çok taviz vermiş.
Muhalefeti dışarıdan destekleyenler de varmış.
ABD, mevcut hükümeti 'özgür medya, sivil toplum, yargı ve LGBT hakları' konusunda baskı yaptığını açıkça belirtiyormuş.
ABD ile birlikte Avrupa Birliği ve bazı Avrupa ülkeleri de 'muhalefeti destekleme' işini gizli saklı yapmıyormuş.
Sonra bakmışlar suçlamakla olmuyor;
Bir araya gelmişler.
En sağdan en sola 6 partinin genel başkanı aynı masada buluşmuş.
Yakında yapılacak olan yerel seçimde ülkenin başkenti için ortak bir belediye başkan adayı belirlemişler.
Aday da başkentin bir ilçe belediyesinin belediye başkanıymış.
Seçimler yapılmış, ortak aday olan ilçe başkanı ülkenin en büyük şehrinin belediye başkanı olmuş.
Altılı ittifak bayram yapıyormuş.
Hemen kolları sıvamışlar.
Çünkü 2022'de genel seçim varmış.
Aynı formül hükümeti de onlara kazandırabilirmiş.
Hem otoriter ve sert bir lidere karşı 'sevgi dolu' bir adayın başarısı garantiymiş...
Yine bir 'ortak aday' bulmuşlar.
Hayır, aralarından biri, yani parti liderlerinden biri aday olmamış, yine bir belediye başkanını aday yapmışlar.
Aday, aşırı hırslı ve heyecanlı bir AB, ABD ve NATO taraftarıymış.
Öyle ki, "Batılı ülkelere 'sadakat göstermek' için sabırsızlandığını" bile söylemiş, mevcut başbakanın Rusya ve Çin liderleriyle temaslarını 'Batı ittifakına ihanet' olarak nitelemiş.
Sayılı gün çabuk geçmiş, seçim yapılmış.
Mevcut lider oyunu artırmış, ezici çoğunlukla iktidarını korumuş.
Altı partili ittifakın ortak adayı, partilerin toplam oylarına bile ulaşamamış.
Bağımsız gözlemciler 'seçimlere hile karıştırıldı' iddialarını doğrulamamış.
Ortak aday iktidarın medya gücünden, memlekette demokrasi olmamasından yakınmış.
Avrupa Parlamentosu'nun Dışişleri Sözcüsü Kati Piri, muhalefet adayının seçimi kaybetmesini 'ağlayarak' izlediğini açıklamış.
Olay Macaristan'da geçiyor.
Ama formül Macaristan'a özgü değil.
Daha önce Fransa'da denenmişti.
Pakistan'da henüz bu kadar ince işçiliğe girilmiyor, doğrudan tehdit ediliyor!
Türkiye mi?
Yok canım.
Bizden hiç öyle 'uluslararası karar vericilerin' ağzına bakacak muhalefet çıkar mı?
Hem de altısı birden...
Zinhar!..