Hatırlarsınız, Aydın Doğan’ın sağ kolu Barbaros Muratoğlu’nun kırmızı listedeki ByLockçu FETÖ’cülerle ilişkisi olduğunu ortaya çıkarmıştım.
Bilgileri kamuoyuyla ilk paylaştığımda “Murat Kelkitlioğlu’nun iddiaları” diyerek itibarsızlaştırma çabasına giren Doğan Grubu, olayın savcılık soruşturmasına dönüşüp Barbaros Muratoğlu’nun tutuklanmasının ardından taktik değiştirdi. “Ama ilişki 17/25 Aralık’tan önceydi” demeye başladı.
O cephede yaşanan paniği sadece bu ‘tutarsız savunmalarla’ değil, bizzat holdingin içinden bize ulaşan bilgilerden de gözlemleyebiliyorduk.
Bugüne kadar manşetlerle hükümet yıkıp hükümet kuran, istediğini itibarsızlaştırıp istediğini parlatan, POAŞ gibi şaibeli ihalelere imza atıp dilediği gibi at koşturan Doğan Grubu, belki de ilk kez kirli ilişkilerinin bu kadar cesurca yüzlerine vurulmasının şokunu yaşıyordu!
Önceki gün Barbaros Muratoğlu’nun FETÖ’cülerle bağlantısının ‘iş ilişkisi’nden ‘komşuluk ilişkisi’ne yükseldiğini gösteren bir yazı daha yazdım.
“Bu da mı gol değil Aydın Doğan” başlıklı yazımın konusu, Muratoğlu ile eski Yargıtay Tetkik Hakimi ve firari FETÖ’cü Serkan Aydın’ın 15 Temmuz’dan sonra Kosova Priştine’deki bir siteden daire aldıklarıydı.
BİR GOL DE AA'DAN
Bu bilgi, Doğan Grubu’ndaki paniği bir kat daha artırdı. Adının önünde uzun uzun unvanı olan bir zat, Doğan Grubu’yla yan yana bile telafuz edilemeyecek “namus” ve “şeref” kavramlarıyla süslediği açıklamasıyla beni yalanlamaya çalıştı.
Aynı saatlerde Anadolu Ajansı, FETÖ’cülerin Kosova’da yuvalandığını, ev aldığını, iş kurduğunu anlatan bir haberi aboneleriyle paylaştı. Haberin bir bölümünde benim yazdıklarım doğrulanıyor, FETÖ’cü Serkan Aydın’ın Priştine’den ev satın aldığı anlatılıyor, hatta yazımda olmayan ekstra bilgiler veriliyordu.
Devletin resmi ajansının bile ekstra bilgilerle (belli ki sözleşmeye bile ulaşılmış) doğruladığı bu haber, ‘namus’ ve ‘şeref’ten bahsedenlerin gazetelerinde tek cümle yer almıyordu.
Buraya kadar yazdıklarımla haberimin arkasında durduğumu net anlatmışımdır!
Bir çift lafım da, Türkiye’deki her musibetin altından çıkan Doğan Grubu’nda çalıştığını unutarak, “gazetecilik şerefimi” sorgulamaya çalışan o zata olacak...
30 yıldır gazetecilik yapıyorum! Ve bildiğim, yaptığım tek iş bu!
YARGIDAN KAÇAMAZSINIZ
Bugüne kadar sizin türevlerinize karşı yürüttüğüm mücadele de, yazdıklarım da ortada!
Öyle sizin yakından tanıdıklarınız gibi, hiçbir zaman “Ben iş takipçisiyim” diyen bir genel yayın yönetmeni olmadım, olmayacağım!
Yine de size naçizane bir tavsiyem olacak...
Bence bu saatten sonra Doğan Grubu enerjisini, “Bunu neresinden tutup yalanlarım”a değil, yarın yargı önünde nasıl hesap vereceğini düşünmeye harcamalı!
Süreç devam ediyor...
Kimin haklı olduğunu zaman gösterecek!!!