Dershaneler, okullar. Bunlar sayesinde çok ciddi bir ekonomik güce sahip olan ‘paralel yapı’nın yapılan düzenlemeler sonrası bu güçten yoksun kalacağını görmesiyle başlayan zulüm giderek büyüyor. Kendilerine ait yurtlarda istediklerini yapmayan öğrencileri ya tehdit ediyorlar ya da kovuyorlar. Bu durum karşısında Başbakan Erdoğan, buralarda okuyan öğrencilerin mağdur olmaması için yaptığı çağrıyı dün bu köşeden okudunuz. Başbakan, devletin bütün imkanlarını bu konuda seferber etmeye hazır olduklarını her platformda açıkladı.
Dünkü yazımda ayrıca, ‘paralel yapı’ya ait üniversitelerde okuyan öğrencilere yatay geçiş imkanı sağlanacağına da vurgu yapmıştım. Bunun üzerine çok sayıda mail aldım. Bu okullarda okuyan öğrencilerin velilerinin haykırışlarıyla dolu maillerden bir kaçını sizinle paylaşmak istiyorum. İnsanların bugüne kadar maddi manevi yaşadıkları eziyeti şu cümlelerle anlatıyor: “Cemaat üniversitelerinde okuyan öğrencilerle ilgili yazınızı okudum. Benimde 2 tane kızım yurt dışında cemaat vasıtasıyla biri Fas’ta diğeri Arnavutluk’ta okuyor. Yatay geçiş işlemi eğer yurt dışı içinde olur mu bilmiyorum ama inanın Başbakan deseki, gelsinler Türkiye’de üniversitelerde okusunlar yarın hemen Türkiye’ye getiririm kızlarımı...”
“Benim kızım da iyi bir puan alması dolayısıyla cemaatin bir okulunda yüzde 50 indirimli olarak 11. sınıfta okuyor. Kayıt yaptırırken bir sözleşme imzaladım. Tabi o zamanlar bir sıkıntı yoktu. Bu sözleşmede okulun son sınıfını bitirmeden ayrılması veya başarısız olması halinde geçmişe yönelik indirimlerin 7 gün içinde ödenmesi hususu yer alıyor. Dolayısıyla benim de geçmişe yönelik 20 bin lira para iade etmem gerekiyor. Ayrıca biliyorsunuz 2015 yılında dershaneler kapanıyor. Ben de kızımı bu sene okuldan alıp açık öğretim lisesine kaydettirip tam gün dershaneye göndermek istiyorum. Çünkü bir daha dershaneye gönderemem ve dershaneye gönderemez isem bu yarışta başarısız olacağız.”
Bu tür şikayetleri artırmak mümkün. Başbakan Erdoğan dışında, başka isimlerin de kurumların da bir an önce devreye girerek bu sorunlara çare bulması gerekiyor.
TİB kapatılır mı? 17 Aralık operasyonu sonrası bütün ülkenin nasıl dinlendiğini kamuoyu açıkça görme fırsatı oldu. Devletin içini saran ‘paralel örgüt’ün gerek emniyet ayağıyla gerekse dinlemelerin merkezi olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda (TİB) yapılanan unsurlarıyla ileride şantaj unsuru olarak kullanmak için neredeyse herkesin dinlendiğini öğrendik. |