Başbakan Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz cuma günü Bursa’daydı. Toplu açılış törenine katıldı, iş dünyasının temsilcileriyle buluştu ve halkla kucaklaştı. Bir gazeteci olarak Davutoğlu’nun bulunduğu mekânlardaki havayı, insanların ilgisini, teveccühünü yakinen izlemeye çalıştım.
Miting alanlarındaki coşkulu kalabalıklardan sokaktaki insana kadar hemen herkesin yüzünde bir güven duygusu hâkimdi. Her şeyden önce bir siyasetçi ve bilim adamı olarak zihinlerde pozitif duygular uyandıran bir insan Davutoğlu.
Bursa’da cuma namazı çıkışı insanlar Başbakan’la tokalaşabilmek için adeta bir izdiham yaşadılar. Sarılmak isteyenler, dua edenler… Ortadoğu ülkelerinden gelmiş Arapça konuşan bir kişi ”Siz Müslümanların izzetisiniz, Müslümanlar sizinle izzet buluyor” diyerek sarılıyordu. O arada Davutoğlu ile tokalaşıp kalabalıktan çıkmaya çalışan bir amca yanımdan geçerken kendi kendine “Millet bu adamı seviyor” diye mırıldanıyordu.
Bütün bunları neden anlatıyorum? Malum Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 12 yıllık başbakanlığı döneminde icraatlarıyla, siyasi duruşuyla ve de öncelikle insani duyarlıklarıyla insanların yüreğine dokunmuş ve milletin gönlünde efsaneleşmiş bir lider.
Hiç kuşkusuz Erdoğan gibi güçlü ve karizmatik bir liderin ardından başbakanlık ve AK Parti genel başkanlığı koltuğuna oturacak bir ismin işi hiç de o kadar kolay değildi. Zira hem o koltuğu dolduracaksınız hem de toplumsal kabule mazhar olacaksınız. Doğrusu zor olduğu kadar sorumluluğu da o ölçüde ağır bir görev.
Başbakan Davutoğlu göreve başladığı ilk günden bu yana parti teşkilatlarından yeni Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal hedeflerine kadar her alanda yüksek tempolu bir çalışma sergiliyor. Elbette Türkiye, sadece Türkiye’den ibaret değil. Etrafımızdaki coğrafyalarda sıcak günler yaşanıyor, çatışmalar oluyor, insanlar katlediliyor. Kuşkusuz bütün bu olup bitenlerin Türkiye’nin siyasi ve toplumsal hayatına yansımaları var.
İşte böyle bir ortamda iktidarın başı olarak Ahmet Davutoğlu da çok önemli bir sınav veriyor. Şu ana kadar ortaya çıkan fotoğraf gösteriyor ki Davutoğlu kararlı duruşu ve dirayetiyle toplumun gönlünde önemli bir yere sahip.
Yeni Türkiye’nin inşa mücadelesinde Davutoğlu’nun en önemli avantajı, AK Parti vizyonuna vukufiyeti ve Tayyip Erdoğan’la olan uyumudur.
Eğer bugün bir ‘yeni Türkiye’den söz edebiliyorsak, bunun temelinde Erdoğan vizyonunun ortaya koyduğu kararlı mücadele stratejinin yürütülebilmiş olmasıdır. Davutoğlu hem bizzat bu mücadelenin içinde yer almıştır hem de yeni Türkiye’nin değişim dinamiğini ileri noktalara götürebilecek bir potansiyele sahiptir.
Biliyoruz ki Türkiye AK Parti iktidarıyla birlikte, on yıllardır el atılmamış, yok sayılmış ya da görmezden gelinmiş temel sorunlarıyla yüzleşerek yeni bir özgüvene kavuşmuştur. Evet Türkiye’nin önünde çözüm süreci, paralelle mücadele, Aleviler gibi önemli sorunları var. Ama bugüne kadar sorunlarıyla yüzleşme cesareti gösteren Türkiye toplumunun mevcut sorunların çözümü için harekete geçme enerjisi de mevcuttur.
Nitekim Başbakan Davutoğlu, hafta sonu Hacıbektaş’ta Aşure Günü’nde bir empati örneği sergileyerek Türkiye’nin bu sorunu yaşamak zorunda olmadığını açıkça ilan etti. Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde Dersim katliamı için devlet adına özür dilemesinin ardından şimdi Başbakan Davutoğlu’nun Hacıbektaş’taki şu ifadeleri son derece önemlidir: “Ben buraya siyasi konuşma için gelmedim. Destur almaya geldim Hacı Bektaş Veli’den…”