2. Meşrutiyet ilanının ülkeyi huzura erdirecek demokratik bir başlangıç değil de, Tanzimat ahmaklığının çözücü son hamlesi olduğu çok değil 10 yıl içinde ortaya çıkacaktı. Esasen bu yavaş çekim bir darbe sürecinin son evresiydi.
***
Şevket Süreyya Aydemir’e göre başlangıç tarihi Hüseyin Daim Paşa’nın Sultan Abdülmecid’e 1859’da gerçekleştirdiği suikast/darbe teşebbüsü idi. Daha sonra bunlar “Yeni Osmanlı”, “Genç Osmanlı Hareketi”, “Jön Türkler” şeklinde yeni nesillere ulaştılar ve 2. Abdülhamid ile uğraşmaya başladılar.
***
23 Temmuz 1908’de ise Enver Paşa “devrimin” üzerinde “bir güneş gibi” doğdu. Bu öyle bir güneşti ki, Sarıkamış ve Balkan faciasını, Tehcir utancını ve koskoca bir imparatorluğun 10 senede yok edildiğini görmeyi engelliyordu. Konu bugün bile bir tabudur. Batıcısı İslamcısı Enver’e sahip çıkar. İlginç.
***
İmparatorluğun müslim ve gayrımüslim yarı aydın gençleri tamamen Batı etkisi altındadır. Avrupa’ya eğitim için gidenlerin çoğu ülkesine yabancılaşmış, manen teslim olmuş -genellikle mason olarak- dönüyordu. Bunlar imparatorluğun kurtuluşunun Batılı idari/askeri sistem ile mümkün olacağını düşünüyordu.
Dönemin Avusturya Başbakanı Metternich ise Bab-ı Ali’yi şöyle uyarıyordu:
“İmparatorluk günden güne zayıflamaktadır. Niçin saklamalı? İdarenizi düzene sokun, ıslah edin. Ama yerine size hiç de uyumayacak olan müesseseleri koymak için eskilerini yıkmayın. Hak bellediğiniz yolda ilerleyin. Batı’nın sözlerine kulak asmayın. Siz ilerlemeye bakın. Onlardan hayır gelmez sizlere.”
Olmadı. Abdülhamid hal edildi. İyi kötü direnen, kusurlu da olsa bir devlet aklı olan son bent de yıkıldı. Müslim gayrımüslim mahvoldu.
***
Yaklaşık 100-150 yıl sonra aynı ayak oyunları sergilenmeye devam ediyor. Batıcılarımız, Türk, Kürt, Ermeni olsun, hâlâ oyunu çözebilmiş değillerdir. Bir asır önce Genç Osmanlılar ve Genç Ermeniler üzerinden kurgulanan oyun, bugün PKK/HDP ve bugünün İttihatçısı CHP üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsında ülkemize karşı tekrarlanmaktadır.
***
Kanımca mahallesi neresi olursa olsun tüm yurtsever demokrat kesimlerin Türkiye İttifakı’na güç vermeleri gerekir. Şu an 2023 seçimlerine dönük olarak muhafazakar oy blokunu bölmek ve Cumhur İttifakı’nı çökertmek için düğmeye basılmıştır. Bu amaca matuf her girişim ya siyaset mühendisliğini ya da siyasi ahmaklığı ima edecektir.
***
Özellikle de dindar kesimin Erdoğan’a sonuna kadar sahip çıkması tarihi bir görevdir. Bölünmeyiniz, kuzu postuna bürünerek ümmeti bölmeye çalışanlara yüz vermeyiniz. Bu uyarıyı mümin bir Hıristiyan olarak yapıyorum. Kulağı olan işitsin.
Oyun bu kez sonuçsuz kalacaktır. Ama işin ciddiyetini bilmekte ve dikkatli olmakta fayda var. Başka Türkiye yok; başka bir Erdoğan da yüz yıl sonra gelir...