Kıymetli yazarlarımızdan İhsan Oktay Anar bir sokak röportajında evrim teorisi ilgili soruyu “İnanmayı değil, bilmeyi tercih ederim” diye cevaplamış. Anar, medyaya neredeyse hiç çıkmayan bir yazar olduğu ve inanma/bilme “ikilemi” tam da politik fay hatlarına denk geldiği için bu açıklama dikkati çekti.
***
Sayın Anar’ın hangi düşünsel bağlam üzerine konuştuğunu bilmek mümkün olmasa da, bu iki kavramı tezat olarak kullandığı net… Oysa “bilme” ve “inanma” arasında ciddi bir rabıta mevcut; ama mesela “iman” ile “bilme/inanma” arasında hiçbir ilişki yoktur. Bence Anar şöyle demeliydi; “İman etmeyi değil, bilmeyi tercih ederim.”
***
Hıristiyan varoluşçu filozof Søren Kierkegaard inanç ve iman arasındaki farkı şöyle ifade ediyor:
“İman kendine ait bir âlemde var olur. Hıristiyanlığa dair tüm yanlış kavrayışların şaşmaz işareti ise imanın değiştirilip bir inanca dönüştürülmesi, entelektüelliğin kapsamına çekilmesi, bir kavrayış, bir bilgi meselesi olmasıdır.”
***
Kierkegaard’un da yazdığı gibi, iman etmek bir entelektüel faaliyet olamaz. Bana göre de öyledir ve bu son derece anlaşılır bir nedene bağlıdır; bir şeye bilerek inanmak, o şeyi kapsama iddiasını ortaya koymaktır. “Evrim teorisine inanıyorum” demek, “evrim teorisini biliyorum, ona tüm yönleriyle hâkimim” demektir ve bu mümkün görünür. Oysa insanın hem kendi hem de doğası gereği Tanrı’yı kapsaması/bilmesi mümkün değildir; küçük büyüğü kapsayamaz, onu bilgilenerek bilemez ve anlayamaz.
***
O halde insanın Tanrı’ya giden yolu tıkalı mıdır? Şüphesiz değildir; O’nunla hakiki bir ilişki inanç/bilgi değil, iman vasıtasıyla olur ve iman esasen bu dünyanın kaidelerini dışlar. İman âlemi iki evrenin kesişme alanıdır. Aziz Pavlus boşuna “Grekler belirti, Yahudiler mucize arar” diye yakınmamıştı. (Çünkü Grekler Tanrı’nın bilgi ile kanıtlanmasını bekler, Yahudi din bilginleri ise dini kuralları yerine getirmenin kâfi olduğunu düşünürdü.)
Hz. Süleyman ise Vaiz kitabında bilmeyi “Yeli elle kavramaya” benzetmişti.
***
Umarım Sayın Anar’ın bu kısa cümlesi ciddi bir bağlamın Aysberg gibi görünen yüzüdür. Yani açıklama sadece Beyaz Türklere mesaj göndereceğim endişesiyle yapılmışsa Cem Yılmaz’dan ne farkınız kalır ki?