Liderleri tarih yaratır derler… Peki, nasıl yaratır? Her siyasi parti başkanının kendi partisinin taraftarlarınca benimsenmesi anlaşılabilir bir durumdur, bu şekildeki bir siyasi liderlik geçici bir durumdur; yani parti ya da örgüt yöneticiliği bittiği anda onun liderliği de sona erer. Nitekim bugün hâlâ yaşayan eski parti genel başkanları vardır ki kamusal alanda onlara lider gözüyle bakıldığını söylemek mümkün değildir. Bu durumda sorduğumuz soruyu şöyle değiştirmek gerekir. Liderlik herhangi bir parti genel başkanlığından, bir örgüt yöneticisi olmaktan farklıysa onu nasıl tanımlamak gerekir?
“Değerli siyaset bilimci/siyasetçi, yazar Doç.Dr. Yalçın Akdoğan’ın son eserinden, alt başlığı ‘Siyasi Liderlik ve Erdoğan’ olan Lider adlı kitabından bahsetmek istiyorum. Akdoğan’ın yukardaki soruya verdiği cevap önemli bir meseleyi ortaya koymaktadır. ‘Her siyasi hareketin mensupları kendi liderlerini mit’leştirmeye yatkın olabilir. Erdoğan ise sadece partisinin değil, toplumun önemli bir kesiminin kahramanlaştırdığı bir karizmatik kişiliğe sahiptir.’”
Karizmatik lider
Ünlü düşünür Weber otorite kavramını incelerken Karizmatik otoriteye ayrı bir önem verir. Karizmatik kişilik yapısının ortaya çıktığı dönemler, toplumsal gelişme süreçlerinde büyük sorunların yaşandığı zamanlardır. Bu sorunların aşılmasına dönük tarihsel adımlar atılamazsa, hamleler yapılmazsa, yapısal değişim programları uygulanamazsa o toplumlar kaçınılmaz bir biçimde krizler içinde debelenip, derin bunalımlar yaşamak zorunda kalabilirler.
Karizmatik liderler bu süreçlerde toplumların yaşadığı, karşı karşıya kaldığı sorunların aşılmasında sorumluluk üstlenen daha da önemlisi ‘ortaya koyduğu siyasete’ başlangıçtaki taraftar kitlesiyle sınırlı kalmayan geniş bir toplumsal kesimde destek bulan ümit yaratan liderlerdir. “Liderlik kavramının temsil ettiği birçok vasfın yanında, siyasi liderlerde öne çıkan özellikler gelecek ümidi yaratmak, güven duygusu oluşturmak, inanmak ve inandırıcı olmaktır. Bir lider olarak incelendiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı herhangi bir genel başkan ve devlet adamı yöneticiliğinden farklı kılan hususlar arasında onun bu karizmatik yönünün ön plana çıktığı görülmektedir.”
Dr. Akdoğan çalışmasında sadece siyasi bir metin yazma çabası içinde görülemez; o aynı zamanda liderlik meselesinin siyasi/sosyolojik boyutlarını incelerken akademik bir yaklaşımla tarihi metinlerin, çağdaş sosyal bilimler anlayışının ortaya koyduğu verileri değerlendiren bir esere imza atmıştır. Meselenin kavramsal incelemesini yapmak üzere Konfüçyüs’ten Platon’a, İslam düşünce geleneğinde meseleyi ele alan Şeyzeri’yeden, Nizamülmülk’e kadar birçok önemli kaynağa uzanır. Liderin şahsiyet özelliklerini tanımlayan klasik ve modern dönem analizlerini değerlendirerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bu bağlam içerisinde inceler.
Tarihe yön vermek
Erdoğan’ın şahsi vasıflarıyla birlikte bir siyasi lider için gerekli olan ‘dönüştürme, değiştirme, istikamet verme, taşıma’ gücüne sahip olmasının üzerinde duran Akdoğan’ın şu tespitinin altının çizilmesi gerekir. ‘Türkiye’nin büyük dönüşümünde toplumsal olanla siyasal alan arasındaki uyumu sağlama, katalizör olma, rehberlik etme hissiyatı aktarmada kanal kurma rolünü Erdoğan başarılı bir şekilde üstlenir.’
“Yalçın Bey’in kitabında Türk siyasal hayatının bir döneminde önemli yerleri olan liderleri değerlendirirken Erdoğan’ın yerini belirlemek için şu gerçekçi değerlendirmeyi yapmaktadır. ‘Türk siyasi tarihinde Erbakan hoca dini muhtevalı bir adil düzen arayışı içindedir; Özal muhafazakârların üvey evlat muamelesi görmediği bir modernleşmeden yanadır; Demirel daha popülist eğilimlerle gemiyi yüzdürme gayreti içindedir; Türkeş, nizam-ı âlem ülküsüyle Türk dünyasına yönelir ama bu siyasetçilerin hepsi aynı zamanda kalkınmacı bir anlayışa sahiptir’. Erdoğan nerede durmaktadır? Akdoğan’ın bu soruya kitabında kapsamlı bir cevap vermektedir.”
Liderleri tarih yaratır, liderin oluşumunu hazırlayan tarihi şartları, siyasal süreçleri, liderin vasıflarını araştırıp ortaya koyacak olan ise araştırmacının emeğidir, çabasıdır ki, o zaman verilen eserler kalıcı olur. Bu açıdan Dr. Akdoğan’ı kutlamak lazımdır.