Tarihi bir halkoylamasını geride bıraktık ve sonuç ister evet, ister hayır çıksın bunun ciddi sonuçları olacaktı. Evet çıktığı için ülkem adına mutluyum, çünkü hayır çıkması durumunda kritik bir reformun yapılamamasının ülke için doğuracağı sıkıntılar siyasi partilere etkisinden daha önemliydi. Çift başlılığın giderilememesi, kuvvetlerin tam olarak birbirinden ayrılamaması, istikrar ve millet iradesinin kurumsallaşamaması ülkenin enerjisini siyasi krizlere harcaması sonucunu doğuracaktı.
Evet çıkması ile ülke yeni bir enerjiye sahip oldu. Farklı bir hikaye yazmanın şartlarına kavuşmuş olduk. 1950’lerde yakaladığımız ama darbelerle kesilen demokratik olgunlaşma fırsatını umuyorum ki bu sefer ıskalamayız. Bunun için tüm siyasi aktörlerin tarihten ders alması ve sorumlu davranması gerekli. Milletin sonucu yüzde 50+1 ile tayin edeceği bir hükümet sistemine sahip olduk. Artık herkesin millet iradesine saygı duyması ve bu iradenin onayını almak için millete gitmesi yeterli olacak.
Kural bu kadar netken, hâlâ meşruiyet krizi yaratmaya çalışmak, yapıcı değil, yıkıcı, uzlaşmacı değil, kutuplaştırıcı stratejiye devam edilmesi sonuç getirmez; ancak tabii ki zaman ve enerji kaybına neden olabilir. Üstelik dünya yeni bir düzen arar, Türkiye hem Suriye krizi, hem de terör örgütleriyle boğuşurken böyle bir yola devam etmek büyük sorumsuzluk olur.
Tabii bu konuda ima ettiğimiz aktör CHP…
Sonucun Evet çıkması ile CHP’de ertelenen tüm sorunlar ortaya döküldü. Bu kaçınılmaz bir sonuç aynı zamanda. Yapılan hatalar buharlaşmıyor, önünde sonunda fatura masaya geliyor. Baykal, Sağlar ve İnce’nin çıkışları, parti sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke’nin görevlerinden istifası, için için kaynayan krizin ertelenemez sonuçları. Hepsinin amacı, stratejisi farklı olabilir. CHP’nin hayır kampanyasında kenetlenmiş gözüken beş hizbi birbirine girmiş durumda.
Kılıçdaroğlu’nun durumu gittikçe zorlaşıyor. Yeni bir dizaynın ayak sesleri duyuluyor. CHP’den hazzetmeyen kesimler bu durumdan memnun olabilirlerse de, bu ülke için hayırlı bir durum olmayabilir. Çünkü ülke yeni bir inşanın yanı başında ve CHP bu ülkenin ana muhalefet partisi. Sağlıklı olması, alternatif sunması, toplumu rahatlatması gereken bir rol oynaması gerekiyor.
Ama zaten yıkıcı bir politika izlediklerini söyledikten sonra, olmayan bir değerden bahsettiğimiz söylenebilir. Doğrudur. Ama CHP’nin eski haliyle de, şu anki durumuyla da, ülke için ciddi bir risk oluşturması bir veri. Yani her haliyle ciddi bir ana muhalefet sorunumuz var.
Çünkü bu partiye hoşnutsuz şekilde de olsa oy veren seçmenler, ciddi anlamda depresyona sokulmuş vaziyette. Bunun kasti bir strateji olduğunu düşünmek için de nedenler var. CHP kendisini siyasetten eksilterek ona umut bağlayanları hem depresyona soktu, hem de suiistimal etti. Bu ister kasti, ister beceriksizlik nedeniyle olsun, ciddi bir kitlenin ülkesi ile ilgili olumsuz duygular, ümitsizlik üretmesine yol açtı.
Umuyorum ki, CHP’de bundan sonraki gelişmeler, başka bir dizaynla değil, yeni hükümet sisteminin değişen demokratik şartlarına uyum göstermekle olur. Milletin değerleriyle kavga etmeyen, demokrasiye, millet iradesine saygılı, gerçekçi bir yol izlenir. Gerçek liderlerle seçim yarışına girilir ve yerli/milli bir yol izlenir.
Tahmin edilenin aksine, zayıf bir rakip, iktidar partisini de yorar. Kaliteli bir rekabetten de ülke kazanır.
Hangi kesimden olursak olalım, tek ülkemiz, tek vatanımız Türkiye. Onu yüceltmek herkesin görevi. Asgari müşterekler yeniden tesis edilmeli ve normalleşme sağlanarak yola koyulmalı.
Yapılacak çok önemli işlerimiz var.