37 kişinin korkunç şekilde katledildiği 6-8 Ekim 2014'teki olaylara ilişkin dava başladı. HDP'nin önde gelen isimleri "azmettiriciler" suçlamasıyla bu davada hakim karşısına çıktılar.
Kamuoyunda "Kobani davası" olarak da bilinen olaylar, Selahattin Demirtaş başkanlığında toplanan HDP Merkez Yürütme Kurulu'nun aldığı karar ve "sokağa çıkın" çağrısıyla başladı. HDP'ye de talimat Kandil'den ve PKK'nın Avrupa yönetimi üzerinden ulaştırıldı. Sonuç korkunçtu; PKK ve HDP'ye bağlı sokak çeteleri tam bir katliam yaptı. 37 kişi feci şekilde öldürüldü.
HDP olayların muhakemesini yapmak yerine bugüne kadar hep devleti suçladı. Üç gündür süren yargılamalar sırasında ise HDP yöneticilerinin siyasi şovlarla mahkeme salonunu miting meydanına çevirdiği ve 6-8 Ekim katliamını geri plana iten bir "savunma" taktiğine başvurduğu görülüyor.
Özellikle olayların baş sorumlularından Selahattin Demirtaş, duruşma esnasında "128 milyar dolar nerede" yazılı kağıt parçasıyla 37 kişinin katledildiği gerçeğini ve bundaki ağır sorumluluğunu gözlerden kaçırmaya çalıştı. 37 canın hesabını vermeden hangi hesabı soruyorsun?
Oysa Demirtaş, daha önce mahkeme huzurunda verdiği ifadelerde, söz konusu katliama yol açan çağrının kendi başkanlığındaki toplantıda yapıldığını kabul etmişti. Bu itirafı da (https://www.aksam.com.tr/yazarlar/kurtulus-tayiz/demirtasi-aihm-de-kurtaramaz-c2/haber-795323) kayıtlarda mevcuttur. İsteyen bakabilir.
Demirtaş "128 milyar dolar nerede" şovlarıyla 37 canın vebalini taşıdığı gerçeğini asla unutturamaz. Bu dava korkunç cinayetlerin işlendiği toplu bir katliam davasıdır, siyasi görüşlerle ilgili bir dava değildir. Bu dava Yasin Börü örneğinde olduğu gibi canavarca katledilen 37 kişinin hesabının sorulduğu bir davadır. Yani "128 milyar dolar nerede" şovlarıyla ele alınacak kadar gayri ciddi bir dava değil.
FETÖ'nün 17-25 Aralık'ta "ayakkabı kutuları"nın arkasına kocaman bir darbeyi gizlemeye çalıştığını hatırlıyoruz; darbeci FETÖ'cüler yakayı ele verdiklerinde bu "ayakkabı kutuları"nın arkasına saklanmaya çalışıyorlardı. Demirtaş da 6-8 Ekim olaylarındaki yağma, kundaklama ve toplu cinayetleri "128 milyar dolar" geyiğinin arkasına saklamaya çalışıyor. Sadece bu örnek bile Demirtaş'ın kimlerin tedrisatından geçtiğine dair çok önemli bir veri. Bu taktikleri FETÖ'den öğrendikleri açık.
Kobani davasında yargılanan HDP'liler, Suriye'deki iç savaşı bu topraklara taşıyarak darbeye zemin hazırlama, hükümeti devirme ve iç savaş çıkararak Türkiye'yi bölme planlarının uzantısında rol alan isimlerdir. Türkiye FETÖ ve PKK'yı tasfiye ederek bir dönemi kapatmayı bilmiştir. HDP, bu kanlı projenin siyasi ayağı olarak işlev gördüğü için yargılanıyor. Bu parantez, HDP'lilerin yargılanmasıyla ancak tamamen kapanacaktır.
Siyasi şovlarla, cazgırlıkla bu gerçeği değiştiremezler. Hem toplu katliama yol açan talimatı ver hem de yargılayan makamında ol! Böyle bir Türkiye artık yok.