HDP ve eşbaşkanı Pervin Buldan'ın, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i veto etme gücünü elinde tuttuğunu düşünmesi Türk siyaseti ve ülkücü-milliyetçi iddiasındaki bir parti için ibretlik bir durum aslında.
HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, 6'lı masanın önde gelen partisinin genel başkanı Meral Akşener'i "Cumhurbaşkanı adayı" olarak kabul etmeyeceklerini açıkladı. HDP, İmamoğlu'nun gözden düşmesinden sonra dümeni Kemal Kılıçdaroğlu'na kırdı.
6'lı masanın adayının kim olacağına HDP'nin karar vereceğini düşünmesi normal. Haksız da sayılmazlar; maalesef muhalefet aktörleri, Türk siyasetini HDP'ye muhtaç kılacak hale getirdi. İsveç'te hükümetin kaderi PKK'lı bir vekile nasıl bağlı hale geldiyse, muhalefetin kaderi de PKK ve HDP'nin iki dudağının arasına girmenin arifesinde görünüyor. İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, kendisini PKK-YPG'li Amineh Kakabaveh adlı vekilin eline nasıl rehin düşürdü? O süreç nasıl işledi? Basit değil. İsveç'i getirdikleri hale bakıp fazla iddialı konuşmayalım; zira aynı durumun bizim başımıza gelmesi gayet ihtimal dahilinde!
Ne var ki HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan'ın, Meral Akşener'le ilgili üstenci bir dille konuşması, siyasette gerçek güç dengelerini yansıtmıyor. Meral Akşener, veto edilecek noktada durmuyor. Kendisini o noktadan uzunca bir süre önce gayet akıllı bir hamleyle çıkardı. Akşener, veto etme gücünün önemini çok önceden fark ettiği için ilk günden beri bu gücü ele geçirmekle meşgul. Pervin Buldan'ın HDP'si Akşener'i veto edebilir ama Akşener, veto gücünü kullandığında ortada ne Kılıçdaroğlu ne HDP kalır. Akşener, ağırlığını koyarsa HDP ve Pervin Buldan bir cümlede PKK'sız, Kandilsiz telaffuz edilmez hale gelir.
Açık ki HDP ve Pervin Buldan, İYİ Parti ve Akşener'i İsveç Başbakanı Magdalena Andersson'a çevirmeye çalışıyor. HDP ve Buldan'ın bu üstenci açıklamalarına karşı mezar sessizliğine gömülmeyi tercih ederlerse, o zaman İYİ Parti ve Akşener'in çoktan HDP'nin eline rehin düştüğünü düşünmeye başlarız ki, bunun başka bir izahı da olamaz!