BRÜKSEL
ZÜRİCH’te 11 Şubat 1959 tarihinde imzalanan Garanti Antlaşması gereği, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantör ülkeleri olarak İngiltere, Yunanistan ve Türkiye kabul edilir.
İngiltere adına Başbakan Harold Macmillan, Yunanistan adına Başbakan Constantin Karamanlis ve Türkiye adına Başbakan Adnan Menderes’in imzaladıkları Garanti Antlaşması’nın 3. maddesinde “Bu antlaşma hükümlerinin herhangi birinin ihlali halinde Yunanistan, Türkiye ve İngiltere bu hükümlere saygıyı sağlamak için gerekli girişimlerin yapılması ve önlemlerin alınması maksadıyla aralarında danışmalarda bulunmayı üstlenirler. Üç garantör devletten biri, birlikte veya birbirlerine danışarak hareket etmek olanağı bulunmadığı takdirde, bu antlaşmanın oluşturduğu durumu münhasıran yeniden oluşturmak gayesi ile hareket etmek hakkını korumaktadırlar” denilmekte.
İngiltere, Kıbrıs ile ilgili bütün tartışmaların dışında kalmayı tercih ediyor. Oysa Kıbrıs’ta hem Kuzey’in hem de Güney’in asil sahibi hiç kuşkusuz İngiltere. Ada’ya uçaktan indiğiniz andan itibaren bir İngiltere toprağına ayak bastığınızı hemen hissediyorsunuz.
Türkiye veya Yunanistan’da ürettiğiniz hiçbir arabayı Kıbrıs’a satamıyorsunuz. Bizim ürettiğimiz arabalarda direksiyon solda. Kıbrıs’taki arabalarda sağ tarafta. Ada’da trafik, İngiltere’de olduğu gibi soldan akıyor. Türkiye’de arabalar yolun sağında giderken, Kıbrıs’ta soldan gitmek mecburiyetindesiniz.
Türkiye veya Yunanistan’da kullandığınız hiçbir elektronik cihazı Kıbrıs’ta kullanamıyorsunuz. Tatile gittiğinizde telefonunuzu şarj edecek priz bile bulamıyorsunuz.
KKTC’nin babası olarak da bilinen merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın torunu Rauf Kürşad, Kıbrıs Rum kesiminin Avrupa Birliği üyesi olmasının ardından ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ pasaportu aldı. Bu konu, Ada’da çok tartışıldı. Pasaport almanın Kıbrıs Türk halkının 1960-1963 arası “Kıbrıs Cumhuriyeti”nde hakkı olduğuna dikkat çeken Denktaş, Rumların, cumhuriyetin adını gasp ettiğini, ancak Kıbrıs Türklerinin hakkını gasp edemediğini belirtmişti. Referandumdan sonra AB’nin “Kıbrıs’ın tümünü aldık” dediğine işaret eden Denktaş, “Tümünü aldıysan pasaportunu ver. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olduğumda ısrar ediyorum. Ama mademki sen ‘aldım’ diyorsun, ver pasaportumu. Pasaportu almak için eski cumhuriyetteki hakkınızı, ancak Rum kanalıyla temin edebilirsiniz. Meclis yasaklamamış. Gençler de bunu alıyor. Niye? Çünkü almazsa dışta tahsili yılda 10 bin, alırsa 2 bin dolar. Zengin değiliz. Birçok gencimiz bunu düşünüp almıştır” açıklaması yapmıştı.
Merhum Rauf Denktaş’ın işaret ettiği gibi Kuzey Kıbrıslı Türk gençleri İngiltere’de 10 bin yerine 2 bin dolara eğitim alabilmek için “Kıbrıs Cumhuriyeti” pasaportu aldılar. Hem de istisnasız bütün gençler. Öğrenci olmayanlar ise, işçisinden memuruna, en azından seyahat özgürlüğü için AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportuna sahip.
Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı (Home Office) tarafından 2011 Şubat ayında parlamentoya gönderilen resmi yazıda, ilk kez İngiltere’de yaşayan Türk sayısı açıklandı. İngiltere İçişleri Bakanlığı, İngiltere’de yaşayan KKTC kökenli Türklerin sayısının 300 bin civarında olduğu belirtildi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 2011 sayımına göre 295 bin vatandaş yaşıyor. İngiltere’de yaşayan Kıbrıslı Türk sayısı Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan sayıdan daha fazla.
Kıbrıslı Türkler, her ne kadar Türkiye’ye ‘anavatan’ deseler de nihai hedefleri İngiltere’de olmak. Kıbrıslı Türklerin göç ülkesi Türkiye değil İngiltere.
2004 yılında Türklerin “Yes be annem” diyerek kabul ettiği, Rumların “hayır” dediği ‘Annan Planı Referandumu’ öncesinde de sonrasında da İngiltere, Kıbrıs tartışmalarının hep dışında kalmayı tercih etti. Günümüzde de bilinçli bir şekilde tartışmaların dışında kalmayı tercih etmeye devam ediyor.
Türkiye ve Yunanistan, Kıbrıs üzerinden kavga etmeye devam ederken, ‘kültür emperyalizmi’ ile zaten her iki tarafın da gerçek sahibi İngiltere.