Beşiktaş’la ‘futbol oynamaya çalışarak’ başa edemeyeceğini çok iyi bilen Abdullah Avcı, doğru bir stratejiyle başladı maça. Zira, taraftarının da desteğiyle Beşiktaş’ın yoğun baskısına direnmek için oyunu dar alana sıkıştırmak ve Beşiktaş’ın pas trafiğini kesmekten başka çaresi olmadığını biliyordu. Öyle ki Başakşehir’de Visca ve özellikle Elia ilk yarı boyunca ikinci bek gibi oynadılar. Zira, Quaresma’yı durdurmak için bu doğru bir stratejiydi. Beşiktaş aynı etkiyi Caner ve Lens’in görev yaptığı bölgede gösteremeyince Başakşehir’in hücumları Visca üzerinden yönlendirmesine yardım etti.
İlk yarı baskılı görünen ve rakip kaleye 10 şut atan Beşiktaş’ın sadece uzaktan Talisca ile 1 isabet kaydetmesi de, Kartal’ın Avcı izin verdiği ölçüde avlanabildiğinin kanıtı gibiydi.
Bu tablo iki takımın da gol bulmak için kendi yeteneklerinden daha fazla rakibin hatalarına mahkum olduklarını gösteriyordu. Ancak Başakşehir savunması bu konuda çok deneyimliydi ve ilk yarı boyunca kusursuz şekilde işini yaptı. Tolgay’ın savunmada etkili olmasına rağmen hücumda, göbekteki Talisca’ya yeterli desteği verememesi de Başakşehir’in ‘Kolay savunmasını’ sağladı.
Zaman testeresi Beşiktaş aleyhine işliyordu ve geride kalan 60 dakikada sahadaki oyuncular çözüm üretememişti. Şenol Hoca da Oğuzhan hamlesiyle bu kilidi açmaya çalıştı. Sola geçen Quaresma ile sağda değişmeli oynayan Ozzie, Talisca ikilisi hücum hattına hareket getirdi. Ancak bu değişikliğin ardından Başakşehir de Kerim hamlesiyle ‘Daha çok hücum’ kozunu oynadı.
Son dakikalarda kazanmak için hücumu düşünmeye başlayan Başakşehir, süper atak organizasyonları yaptı, Kerim’le de golü bulup 3 puana çok yaklaştı. Sonra böyle maçlarda her zaman umulmadık adamların kurtarıcı olarak sahne aldığı, futbol kuralı gerçekleşti. Tosic attığı kafa golüyle Beşiktaş’ın kendi sahasında ilk lig mağlubiyetini almasını önledi.
Bu Beşiktaş için küçük de olsa bir teselli ikramiyesiydi.