17 yıllık Ak Parti iktidarının Türkiyeli Müslümanları dönüştürdüğü bir gerçek.
Bu dönüşüm en aşağıda lümpenlerin diliyle ve en gelişkin entelektüel seviyeye kadar çeşitli isimlendirilmeyle ifade edildi.
Söz konusu tanımlama ve etiketleme genellikle dışardan yapılmış olsa da zamanla bunlar dindarlar arasında da normal karşılanmaya ve hatta kullanılmaya başladı.
Nimetlerle ve imkanlarla sınanmanın sonucu birtakım değişim ve dönüşümün olacağı sosyolojik olarak kaçınılmaz olsa da;
Bu tanımlama işleminin özünde sosyolojiyi aşan; tacize ve saldırıya dönüşen bir taraf olduğunu;
Asıl niyet ve amacın dindarları aşağılamanın ve hiçleştirmeye çalışmanın yanında, onları araziden uzaklaştırmaya matuf bir yönlendirmenin olduğunu bilmek gerekir.
Şöyle ki;
Mademki siyaset, siyasi iktidar Müslümanları -genel bir tabirle- dünyevileştiriyor, öyleyse Müslümanların/dindarların yapması gereken siyasetten uzak durmaktır… demek istiyorlar.
Bu bir tuzaktır. Hiçbir aklı selim sahibi Müslüman bu tuzağa düşmemelidir.
Aslolan dünyevileşmekten/sekülerleşmekten korunmak için çareyi siyasetten uzak durmakta değil; en merkezde ve en yoğun şekilde siyaset yaparken dahi dünyevilik tuzağına düşmemektir.
Sınanma kaçmakla değil; yüzleşmekle, yaşamakla yapılıyorsa bir anlam ifade eder.
Yapılması gereken siyasi bilincimizi daima diri tutup, Müslüman kimliğimizle meselelerin üzerine yürümektir.
Dindarların siyaset alanını terk etmesi ‘başkaları’nın zaten beklediği ve istediği bir şeydir.