1
Malum hikâye;
Temel , Almanya'da otobanda seyrederken bir anons duyar.
Anons ; karayolunda ters şeritten giden bir araçtan bahsederek,yoldan çıkmasını istemektedir.
Bunu duyan Temel şöyle bir etrafına bakınır ve der ki;
"Ne bir tanesi, hepsi ters şeritten gidiyor."
Fethullah Gülen'in durumu tıpkı fıkrada ki Temel'in durumu gibidir.
Kendisi ‘İslam yolu'na ters şeritten girmiş, ama doğru yolda olduğunu zannediyor ve dostdoğru giden diğer müminlerin ise ters gittiğini savunuyor.
2
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Gülen örgütünün Mossad ile işbirliğinden bahsetmesinden sonra, kimi yayın organlarında 'Gülen'in Erdoğan’a cevabı' başlığıyla Gülen'in bir konuşması yayımlandı.
Söz konusu konuşmada, Gülen kibirden bahsediyor; "Kibirli bir insanın iman dairesine girmesi, bir şekilde girmişse uzun süre o daire içinde kalması çok zordur" diyor.
Nifak tan bahsediyor; “Nifak bir yönüyle küfür ile iman arasında bir orta menzildir. Zahiren, şeklen Müslüman gibi görünürler, Müslümanların yaptıklarını yaparlar, namaz kılarlar, oruç tutarlar, fakat Allah ile münasebetleri yoktur" diyor.
Gururdan bahsediyor; "Gurur aldanmışlık demektir, mahiyetini görememe, bilememe, kendini tanıyamama ve menşeiyle kendini okuyamama demektir" diye devam ediyor.
Gülen'in bu bağlamda söylediklerine katılmamak mümkün değil.
Ancak ne yaman çelişkidir ki; Gülen bu anlattıklarıyla tam kendisini tasvir ediyor.
Kendisini tasvir ediyor ama kendine ait bu özelliklerini başkalarına atfediyor.
Çok ayrıntılı ve net bir şekilde anlatıyor. Bir bakıma insan ancak yaşadıklarını ve tecrübe ettiklerini ancak bu kadar iyi anlatabilir.
Ve sonra diyor ki Gülen; "İnsan bu türlü virüslere yenik düşmüşse, camiye gelmesi, namaz kılması da onu kurtaramayacaktır. Çünkü bu marazlar başka marazlara birer çağrı, birer davetiyedir. Bunlara yakalananlar marazdan maraza / sıçrayarak geçerek bir maruzlar fasit dairesi içinde dolaşır dururlar."
Tam da Gülen'in işaret ettiği maruz virüsü kendisini kuşatmış durumdadır. Kim bilir Gülen belki de bu virüsü ta gençlik yıllarında, Manisa'da yattığı hastanede o günlerde kapmıştır.
3
Hakkını teslim etmeliyiz ki; Gülen söylediklerine inanıyor, kendini tek doğru kabul ediyor. Tıpkı Temel'in tek kendisinin doğru yolda gittiğine inanması gibi.
Kendinin seçilmiş özel bir insan olduğuna, (siz ona mehdi, mesih, önder, kurtarıcı vs. diyebilirsiniz) bağlılarıyla birlikte kurtulmuş tek kavim olduklarına gerçekten inanıyor. İnanmıyor olsaydı bu serencam sürdürülemezdi.
Bir insanın gün yirmi dört saat, yıl üç yüz atmış beş gün rol yapması mümkün değildir.
Bu anlamda Gülen tek örnek de değildir.
İnsanlık tarihine baktığımızda kendini "Kurtarıcı" olmak tanımlayanların neredeyse tamamı, kendine inanmıştır. Bu özel bir ruh halidir.
Buna gelenekte halk arasında "cerbezeli kişiler" dendiği gibi...
Bilimsel tanımı da vardır ama, biz işin o tarafını muhayyilenize ve biraz da literatür taramanıza havale edelim.