Son zamanlarda, tvlerde, sosyal medyada, yazılı basında kim ki dünya siyasetine dair bir şeyler söylüyor, mutlaka Çin’e uzanıyor ve ‘bir yol bir kuşak’ projesi üzerinde az veya çok analizlere girişiyor.
Biz, ‘bir yol bir kuşak’ projesinin ne olduğunu, kurulması halinde vuku bulacak gelişmeleri, dünyanın alacağı şekli yine söz konusu analistlere bırakalım;
Ancak; söz konusu projenin gerçekleşmesi için Çin’e hayati bir tüyo verebiliriz.
Çin, eğer bu projeyi gerçekten realize etmek istiyorsa, Türklerle beraber çalışmalı ve hatta projeyi lojistiği ile beraber Türklere havale etmelidir.
Çünkü, bu çapta büyük bir yolculuğu tarihte çok az millet yapmıştır, Türklerde bunlardan birisi olup Çinlilerle iş tutmaya alışkındır.
Şöyle ki;
Asırlar öncesinde Türkler Asya kıtasının öbür ucundan (Sibirya-Mançurya) bir anlamda da Çin’den Avrupa’nın ortasına kadar ‘bir yol’ inşa etmişlerdir.
Atılması gereken son adım bu yolculuğu Viyana’dan Londra’ya taşımaktır.
Türk-Çin münasebeti (tabiri caiz ise) tarihin başlangıcına kadar dayanan bir ilişkidir.
Ulaşılan/elde edilen kayıtlara göre bu ilişki M.Ö. 4. 5. yüzyıla kadar gitmektedir.
Ancak konumuz açısından en önemli birliktelik, iç içe geçmişlik M.S. 400’lü yıllara denk gelmektedir. 386 yılında TABGAÇ (Çince To-pa) Türkleri Çin’i istila ederek Kuzey Wei Hanedanlığı’nı kurarlar. 500’lü yılların ilk yarısında bu hanedanlık sarsıntı geçirip ikiye ayrılır.
Ve; zamanla bu hanedan mensupları kendi dillerini kullanmaktan vazgeçer, göçebe/akıncı kıyafetlerinden sıyrılarak saraylı giysilere, dolayısıyla geleneksel Çin kıyafetlerine bürünürler, hatta Türkçe isim alınmasını/koyulmasını yasaklarlar. Din olarak Budizmi de seçince tam anlamıyla bir Çinliye dönüşürler.
Böyle olunca, bu günkü Çin, Tabgaç (To-pa)lardan ne kadar şey tevarüs etmiştir. Sonra orada durmayıp Batı’ya akan Türkler bu eski özelliklerini ne kadar taşımışlardır/taşıyabilmişlerdir bilinmez.
Ama bilinen bir şey var ki; bu iki ulus arasında hiçte azımsanmayacak ortak noktalar ve hafızalar mevcuttur.
Tekrar etmek gerekirse Kuzey Wei Hanedanlığı’ndan başlayıp Moğollar, Selçuklular, Osmanlılar olarak hep Batı’ya akan Türkler,
Bugünkü Çin’in ‘bir kuşak bir yol’ projesinin ‘kostümlü provası’nı (*) yapmıştır.
(Daha önce Hunların Kuzeyden yaptığı yolculuğu bilerek ve stratejik saikler nedeniyle görmezden geldik.)
Öyle olunca Çin, projenin hayata geçmesi için Türklerle birlikte çalışmalı, bunun içinde Türklere her türlü lojistik desteği sağlamalıdır.
Bu projenin gerçekleşmesinin kime fayda kime zarar sağlayacağı ayrı bir bahis.
(*) Bu kavramı Avusturalyalı arkeolog ve tarihçi Warwick Ball’den aldım.