1
Bütün kelebekler pervane değildir, aşk için, aşk ile kavrulmuş olsun;
Ötekiler çoğu kez pisi pisine, bir işe yaramadan ölür giderler.
2
Gecenin en dingin vaktinde, bir kez daha Alev Alatlı'nın 'Kelebek Etkisi Söyleşileri'ne bakıyordum.
Bir çelişki miydi, ironi miydi?..
Dingin gece ve kelebek etkisi.
Yoksa kelebek etkisi böyle sütliman vakitlerde mi oluşuyordu?
En çok kendimle olduğum bu vakitte çoklukları; toplulukları, milletleri düşünmem hayra alamet mi?
Kim bilecek, kim cevaplayacak?
3
"Bir milletin varlığı her gün yenilenen 'plebisittir' "diyor Alatlı;
"... bir milletin varlığını o milletin eli kalem tutan adamları ortaya koyar. Bakın insanlar Kürt doğmaz, insan Türk'te doğmaz. Bu öğretilir. (..) Size Türk olduğunuz öğretilir ve önünüze bir hareket haritası verilir. Annenize tavrınız, babanıza tavrınız, sokağa çıktığınız vakit tavrınız, komşunuza, hemşerinize..."
Yani her gün, her birimiz; kendimizi, tarihimizi, coğrafyamızı, çevremizi ve dahi ailemizi yeniden çek etmek ve yeniden kurmak mecburiyetindeyiz.
En zoru da; biz bu tarafta yapmaya, onarmaya çalışırken; bozmaya, yıkmaya çalışanlarla yapılması gereken mücadeledir.
Kendinize söz geçirirsiniz eninde sonunda, ama başkaları öyle mi?
Özellikle günümüzde kim kimi dinler, kim kimden razıdır.
Devam ediyor ve diyor ki Alev Alatlı:
"Dünyanın delikanlı bir sese ihtiyacı var. Bu ses neden Türkiye (Türkiyeli birisi hb.) olmasın..."
"Ha, bu arada şöyle bir şey söylendiğini duydum: 'Bize mi kaldı delikanlı ses?' Evet bize kaldı..."
"Sonuna kadar gidecek delikanlı bir sese ihtiyaç var. Kaldı ki bu delikanlı ses, dünyanın diğer bölgelerinde de yankı bulacaktır..."
4
Doğru ya; buradan, doğru ve samimi bir delikanlı ses yükselse;
Kelebek Etkisi Teorisi gereğince dalga dalga yeryüzüne neden yayılmasın ki...
Yayılır elbet, fakat KANAT ÇIRPACAK BİR KELEBEK kaldı ise;
Kelebekler bir 'hiç' uğruna ölmediyse...