1
TSK, komuta kademesinin Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın kızının düğününe katılımları üzerine gelen eleştirilere karşılık bir bildiri yayınladı malumunuz.
“Katılım, devlet protokolü gereği yapılmıştır” denildi bu açıklamada.
2
Nereden bakılırsa bakılsın bu açıklama sıkıntılı bir açıklamadır.
Birincisi; özellikle sosyal medya üzerinden yapılan eleştiriler ciddiye alınıp karşı bir bildiri yayımlanması gereksizdi.
İkincisi; yapılan eleştirilerin dili göstermiştir ki Türkiye bunca reformlara ve gelişmelere rağmen demokrasi konusunda hâlâ çok gerilerdedir.
Üçüncüsü; söz konusu bildiri birey ve insan olmaklığımız açısından da sıkıntılar taşımaktadır.
3
Açıklamanın dilinden anlaşılması gereken; diyor ki TSK komuta kademesi; devlet protokolü diye bir şey olmasaydı biz bu düğüne katılmazdık ve sizleri de üzmezdik. Eğer bu protokol mecburiyeti olmasaydı; yakın çalışma arkadaşı, devletin bir numaralı ismi, karşılıklı gelişen hukuk vs. bunların hiçbirini dikkate almaz, kızı başörtülü, namazında niyazında, dindar bir kişiliğe sahip R. Tayyip Erdoğan’ın kızının düğününe katılmazdık.
Meselenin bir başka boyutu ise damadın kimliğiyle ilgili.
Bilindiği gibi damat, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kullandığı İHA’ların yapımcısı. TSK’nın belki de tarihinde kullandığı en üst teknolojiye sahip yerli üretim bir silahı imal eden kişi. TSK’ya böylesine hizmet eden birisinin düğününde bulunmak TSK’nın komuta kademesinin insani görevi olmalıdır her şeyden önce.
Hal böyleyken; hangi saik, hangi zihniyet böyle bir bildiriyi kaleme almıştır, hangi akıl bunun altına imza atmıştır diye düşünmemiz gerekmez mi?