1
Boşuna denmemiş; sus ki seni adam sansınlar.
Öyle anlaşılıyor ki Ali Babacan kendisinin ve/veya bir ekibin hazırladığı bir metnin dışında ve dahi soru cevaba dayalı yaptığı her konuşmada bir gaf yapacak. Daha doğrusu, içinde sakladıklarını/saklamak mecburiyetinde olduklarını ağzından kaçırmaktan kendisini men edemeyecek.
Bu metaforu bir vesileyle kendisi kullanmıştı. Kim bilir/Allah bilir kurduğu metafor kendini tarif ediyormuş: Yokuş aşağı giden freni patlamış bir kamyon gibi...
2
Bir televizyon programında diyor ki Babacan (mealen): "Gezi olayları sırasında O'nun haricinde bakanlar kurulunda bulunanların tamamı olaylara müdahale etmemeyi, sert davranmamayı savunuyorduk, buna zamanın Cumhurbaşkanı da (Abdullah Gül) dahil, Erdoğan tek başına direndi, inat etti."
Babacan bunu Erdoğan'ın bir zafiyeti, kendinin bir üstünlüğü olarak anlatıyordu.
Oysa geçen zaman göstermiştir ki Erdoğan haklıydı.
Eğer o olaylara müdahale edilmeseydi, belki de, emperyalistlerin 15 Temmuz'da silahla yapmaya kalkıştıklarını, ordu devreye girmeden halledeceklerdi. Yani darbe yapmış olacaklardı.
Ali Babacan bunu hâlâ göremiyor, olabilir mi?
Kuşkusuz Ali Babacan aptal birisi değildir, ama...
3
Rene Guenon'un 'Modern Hurafeler' ismiyle Türkçeye çevrilen kitabında geniş geniş anlatır.
Modern anlamda uzmanlığın, bilimsel mecrada üst katmanlara çıkmak anlamında anlaşılmasına rağmen, insanları ne denli iğdiş ettiğini...
Nihai olarak der ki; uzmanlar gözlerine gözlük takılmış at gibidirler. Atlar aslında 360 derece görüş kabiliyetine sahiptir. İnsanlar yıllar içinde anlamışlar ki bu özelliği atların dikkatini dağıtıyor, önüne bakıp yürüyeceğine/koşacağına sağa-sola bakıp duraksıyor. Bu nedenle sadece önlerine bakmalarını sağlayacak gözlükler takılır atlara.
Uzmanlar da, uzman oldukları alanda lüzumsuz ayrıntıları dahi görecek yeteneklere sahip olmalarına karşılık uzmanlıklarının dışında bir dünyanın varlığından bile habersizdirler, neredeyse.
Bir zamanlar, Batı aydınlanmacılığının son evresi olarak uzmanlaşma kutsanırken, şimdi multi disipliner-çok disiplinli anlayışla bu körlük aşılmaya çalışılıyor.
Anlaşılan bizim uzmanımız -öyle dediler diye ben de öyle diyorum- kendi alanına hapsolmuş, o alanın dışında kullandığı kimi cümlelerin, nasıl anlaşılacağını/algılanacağını anlamaktan, fehmetmekten dahi aciz...
Allah müstehakını versin, başka ne diyebiliriz.