70'li yıllarda İstanbul’a yerleşmiş bir İngiliz kadındı. 80’lerin ortasında tanıdım kendisini. Uzun yıllar görmemiştim. 2 sene evvel ortak bir arkadaşımız beni telefonla aradı ve o İngiliz hanımın hayatını kaybettiğini söyledi. (Anısına saygımdan dolayı ismini vermiyorum)
Amacı sadece ölüm haberini vermek değildi. Nereye defnedileceği meselesini çözmekti.
İstanbul’da Rum-Ortodoks Mezarlıkları, Ermeni Mezarlığı, Hıristiyan mezarlıkları var. Ama bu İngiliz hanım hiçbir kiliseye bağlı değildi. Farklı bir Hıristiyan mezhebine mensuptu. Ve o haliyle göç etti. Bu yüzden hiçbir kilise cenaze töreni ve mezarlık için onay vermiyordu.
Diyanet’e sormuşlar, Müslüman mezarlığına defnedilmesi için izin istemişler. Diyanet de “Müslüman’ olduğuna dair şahitlik yapacak yakınları ya da tanıdıkları varsa, cenaze namazını kıldırır, Müslüman mezarlığına defnederiz” demiş.
Arkadaş beni bunun için aramıştı. “Hikmet, biz bu …., ablanın Müslüman olduğuna şahitlik etsek olur mu?” diye sordu. “Kiliseler ve Hıristiyan mezarlıkları da kabul etmediği için “Kimsesizler Mezarlığına” defnedilecek” dedi…
Ben fetva makamı değilim ama cahil cesaretiyle, “Müslüman olmayan birine Müslüman’dır diye şehadet edilmez” dedim. Öyle ya, Kelime-i Şehadet getiren, ben Müslümanım diyen herkes Müslümandır. Beyan esastır. Müslüman olduğuna dair hiçbir beyan, ihsas vesaire yoksa, o kişi gayrimüslimdir…
O an ne yaptılar bilmiyorum. Daha sonra kimsesizler mezarlığına defnedildiğini duydum. Toprağı bol olsun…
İlahiyatçı Ebubekir Sifil; “Başta Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman olmak üzere dinî sembol ve değerlerle, duayla, namazla... alay edenler, kim olurlarsa olsunlar, öldüklerinde cesetleri camilerimize sokulmasın, cenaze namazları kılınmasın.” demişti.
Ebubekir Sifil Hoca’yı linç ettiler.
Gülriz Sururi için “Allah’tan rahmet” dilenmesini eleştirmiştim. Beni de gömmüşlerdi. Gülriz Sururi ateist olduğunu defalarca ikrar etmiş biriydi. “İslam’da “Rahmet” Müslüman için dilenir”. Sururi ısrarla ateist olduğunu söylüyor. Camiye götürüp tekbirlerle namazını kıldırmak kadına haksızlık değil mi?. Kemikleri sızlamaz mı?.. Hem “ışıklar içinde yatsın”a ne oldu?..
Aziz Nesin de cenaze töreni istemeyenlerdendi. Adam Allah’ı da tanımadı, rahmet de istemedi sizden. Saygınız yok mu?!
Kaftancıoğlu da vakti zamanında, “Sokaktan kaldırsınlar cenazelerimizi be Ahmet. Yıllarca dinsiz yaşa, sonra git dini ritüellere boğul. (bu da benim vasiyet)” demiş twitter hesabından. (Sonra silmiş)
Haklı değil mi ama?! (Hoş, seçim zamanında İftar sofrasında ve mezarlık başında ellerini semaya kaldırıp ritüellere boğulmuştu kendisi!..)
Velhasıl Şeyh Yozdil İbni Bidoni hazretleri içerlemiş. “Hep aynı tehdit” demiş. Hocaya “yobaz” demiş. Ve, “camiye almazsan, cemevinden kaldırırlar, müsterihim. Sen düşün!” demiş… Bak İbni Bidoni hazretleri.., Namazla, duayla alay edenin namazı kıldırılmaz. Biz değil, İslam böyle diyor...
Yıllar boyu camiyle, İslam’la Müslümanlara dalga geç, sonra ‘camide cenaze namazımın kılınmasına karşı çıkan hoca yobazdır’ de.
Neyse, müsterihsen iyi. “Nerden kaldırıldığım önemli değil” diyorsan sorun yok. Hepsine saygı duyarız…
Ama dikkat et, pamuğu tıkan Mokoko olmasın.
Şimdi sen düşün!..