İki Yunan askeri ellerinde tüfekleri ve cep telefonlarıyla sınırda, Türkiye topraklarında gözaltına alındılar. Cep telefonlarından bölgeye ait görüntüler çıktı.
‘Sınırı geçtiğimizi fark edemedik, kaybolduk, yanlışlıkla oldu’ falan dediler…
Nasıl olmuş peki?
Efendim karda gördükleri ayak izlerini takip ediyorlarmış!.. (Türkiye sınırında karda ayak izi takip eden Yunan askerleri.., çok İlginç?!)
Herhalde kafaları öne eğik bir halde yere bakarak giderken kendilerini kaptırmışlar. Sonra birileri, “Duur” deyince kafayı kaldırmışlar, bir de bakmışlar ki Pazarkule/Edirne’ye gelmişler?!..
İyi ki bizim askerler farkına varmışlar! Öyle önlerine bakarak gitmeye devam etselerdi, düşüp bir çukura yuvarlanabilirlerdi…
Neyse, yemedik tabii, soruşturulmak üzere tutuklandılar. Mahkemeye çıkarılacaklar… (Dünyanın her ülkesinde yapılacak olan şey aynıdır.)
Lakin bu işe Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kamenos çok kızmış. Casusluk şüphesiyle tutuklanan 2 Yunan askerine ilişkin şunları söylemiş; Hem Türk -Yunan hem de Türkiye-AB ilişkilerini etkiler. Yunan askerleri aynı zamanda Avrupa askerleridir. Yani konu Türkiye-AB ilişkilerini de ilgilendiriyor”
Ulan Kamenos, asker üniformalı darbeci FETÖ’cü teröristler helikopterle kaçarak sana sığındığında, neden aklına “Türk –Yunan ve de Türkiye-AB ilişkileri” gelmedi?..
Ne o, sen de mi karda ayak izi takip ediyordun.., farkına mı varmadın?!..
Türkiye-AB ilişkileri etkilenirmiş…
Çok da şeyimizdeydi Kamenos!.. (Umurumuzdaydı yani…)
Dün de Alman “Die Welt” gazetesinin üst düzey AB yetkililerine dayandırdığı haberine göre, Türkiye’ye vize serbestisi için AB’den olumlu sinyaller geliyormuş… (Son 52 yıldır sinyal alıyoruz zaten… Ama hâlâ giremedik AB’ye… Sinyal tamam da, belki yeteri kadar elektrik alamıyoruzdur?!..)
Lakin şartları da varmış;
“(Terör örgütü üyesi de olsa) gazetecileri bırakın.., Terörle mücadele kanununu değiştirin (hafifletin).., Tasfiye edilen devlet memurlarından bir kısmı görevlerine geri dönsün…” (Hangi kısmı.., Polis, asker hakim savcı?..)
Tabii canım, sen yeter ki iste… Zekeriya Öz’ü gönder bize, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı yapalım!..
Ulan sizin de,
AB’nizin de,
Sinyalinizin de,
Elektriğinizin de,
Kati Piri’nizin de,
Sınırda ayak izi süren şavalaklarınızın da..,…
Hepinizi Hüsnü’ye havale ediyorum!..
O n’apacağını bilir…
Di’me Hüsnü?!..