Hep derim;
"Dünyanın hiçbir yerinde, kendi ülkesindeki dev yatırımlara, projelere, yeniliklere karşı çıkan birini bulamazsın. Siyasetçi demiyorum bak, "herhangi birini"?!..
Bizde bunlardan eskiden de vardı, hâlâ var.
Boğaziçi Köprüsü (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) yapılırken protesto etmişlerdi. "Köprü İstanbul'a ihanettir" deyip yürüyüş yaptılar.
Mimarlar Odası; "Köprü İstanbul'un başına gelen en büyük felakettir", CHP'li vekil Prof. Besim Üstünel; "Köprü, akıl ve hesap işi değildir" demiş. Ve bunun gibi bir sürü saçma sapan akıl dışı açıklamalar.
"Köprü, cumhuriyetin temel değerlerini zedeler" deselerdi, darbe bile olurdu kim bilir!..
Dün öyleydi, bugün de öyle. CHP kafası hiç değişmedi.
Marmaray'a da, Avrasya Tüneli'ne de, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İstanbul Havalimanı, Şehir Hastaneleri.., velhasıl ülkedeki tüm yatırımlara bilâ istisna karşı CHP.
Siz şimdiye kadar CHP'nin "şu proje, yatırım, köprü, yol.., vesaire ülkeye faydalı olmuştur" dediğini duydunuz mu hiç?
"CHP'nin ülkede dikili çubuğu yoktur" lafı boşuna söylenmemiştir. Zorlamaya gerek yok. Adamlar yatırım proje neyin sevmiyor işte.
Kılıçdaroğlu, "Kanal İstanbul ihalesine girecek ülkeye mesafe koyacağız, paralarını ödemeyeceğiz, bizden bir banka kredi verirse günü geldiğinde o da görür" diyor...
Yatırımcıları tehdit ediyor. Biz iktidara geldiğimizde!.. (Bekârın, "şöyle boşarım, böyle terk ederim" demesi gibi bi'şey!)
Kanal İstanbul ihalesine girecek ülkeye mesafe koyacakmış!..
Hangi ülkeyse artık... Almanya, Çin, Fransa, Kore, Zimbabwe ya da Mikronezya.., fark etmiyor.
Parasını vermeyecek, mesafe koyacak. Diplomatik ilişkileri mi kesecek, yaptırım mı uygulayacak, yoksa savaş mı ilan edecek acaba?
Başka bir mesajı da yabancı dostlarımıza gönderdi; "Türkiye'de can ve mal güvenliği yoktur." (Daha önce de Alman Focus Dergisi'ne aynı açıklamayı yapmıştı.)
Yalan söylüyor...
Türkiye'de "can" ve "mal" güvenliği var.
Baksanıza herkes istediği gibi konuşabiliyor!...
YUNUSLAR, ALGLER VE MÜSİLAJ
Marmara'yı müsilaj kaplayınca böyle oldu.
"Göreve gelince fark ettik ki, meğer yıllardır İstanbul'un birçok noktasında kanalizasyon doğrudan denize veriliyormuş" dedi İmamoğlu.
Son 2 yıldır ne diyordu?..
"Alg patlaması mevsimseldir. Deniz kirliliği yok."
"Denizi o kadar temizledik ki yunuslar Haliç'e geldi, bakın ey ahali"
O zaman öyleydi, değil mi?
Baktı ki müsilaj geldi, efendim göreve gelince gördük ki, onca kanalizasyon suyu denize dökülüyordu, falan filan oldu!..
E adama sormazlar mı?
2 yıl önce bunlar vardı da, gördün de, neden "İleri Biyolojik Arıtma Tesisi'ne gerek yok" deyip "temel atmama töreni" düzenledin?
İşte bunlar hep, alg, yunus ve palavra!..