Amerikan Seyahat Endu¨strisi Birligˆi, her dört seyahatc¸iden birinin dinsel ziyaretlerle ilgilendiği bilgisini yayınladı. Tüm dinlerde Hac benzeri dini bir seyahat olduğunu biliyoruz.
Dini seyahatler inanç boyutu yanında önemli bir ekonomik konu ve benzeri olmayan bir sosyolojik alışveriş. Toplumlar birbirlerini giyim tarzlarından geleneklerine kadar birçok açıdan tanıyorlar bu süreçte. Öte yandan Hac kültür, sanat, bilim ve estetiğin de konusu...
Sözgelimi hintli müslüman erkeklerin kına yakılmış kızıl sakalları hacı temsilinin kültüre, geleneğe bakan yönünü işaret ediyor. Hacı sıfatının temsiliyeti her toplumda farklılık gösteriyor. Hacda buluşan iki milyondan fazla insan memleketine döndüğünde ülkelerindeki hacılık temsillerinde binlerce farklı tecrübe yaşıyor ve yaşatıyorlar. Özbeğinden Türkmenine, Malayından Filistinlisine her biri kendi kültürel geleneği içinde o sıfatı sürdürüyor. Hacılık temsili, dini bir sosyal sermaye biçimi olarak karşılık buluyor.
Bizim toplumumuzda da, çok köklü tarihi gelenekler içinde hacılığın önemli bir karşılığı var, Anadolu'da hala canlı biçimde yaşatılan. Birçok Anadolu kenti bu tarihi geleneğin kökleştiği mekan aynı zamanda. Bilindiği üzere Osmanlı, Haremeyn'in hizmetkarı olarak her yıl Mekke ve Medine'ye Sürre Alayı gönderir ve İstanbul'dan yola çıkan alay, önemli bir seramonik vakayı temsil ederdi. Sürre Alayı'nın gu¨zerga^hı aynı zamanda hac kafilesinin gu¨zerga^hıydı. Ayrıca iki ayrı hac kervan kolu daha vardı Anadolu'yı bir ağ gibi ören.
Sürre Alayı'nın izledigˆi sagˆ kol, U¨sku¨dar-Eskis¸ehir-Aks¸ehir-Konya-Adana- Antakya-Haleb-S¸am u¨zerinden, orta kol, U¨sku¨dar-Gebze-I·znik-Sapanca-Geyve-Hendek- Ayas¸-Du¨zce-Bolu-Hacıhamza-Merzifon-Amasya-Turhal-Tokat-Sivas-Malatya-Diyarbakır- S¸am u¨zerinden, sol kol ise, U¨sku¨dar-Merzifon'a kadar orta yolu takip Karahisar-Bayburt- Tercan-Erzurum ve Kars u¨zerinden kutsal topraklara ulas¸ırdı.
I·stanbul'dan yola c¸ıkan hacılar 54 yerde konaklardı. Şam bu üç kol için buluşma noktasıydı. Sadece Şam-Mekke arası 61 gün sürüyordu. Öncesi yani Anadolu topraklarında geçen yolculuk ise neredeyse 200 gün devam ediyordu. Dolayısıyla hac güzergahındaki şehirler adeta yıla yayılan bir hac gündemi ile gündelik hayatını yaşıyordu. Bu tarihsel tecrübenin bugüne bıraktığı pekçok kültürel miras var. Bugün İstanbul'daki Ayrılık Çeşmesi metro istasyonu, ismini Sürre Alayı'ndan alıyor mesela. Topkapı Sarayı'ndan çıkıp deniz yoluyla Harem'e gelen -ki Harem'in adı da arada bir daha deniz olmadan kutsal topraklara ayak basıldığını ifadeden gelir- hac kafilesi, yakınlarıyla Ayrılık Çeşmesi'nde vedalaşırdı. Haccın gidişi gibi dönüşü de belli ritüeller içinde gerçekleşirdi. Hac kafilesi Mevlid Kandili'nde yani Rebiulevvel ayının 12'sinde I·stanbul'a geri do¨nmu¨s¸ olurdu. Sultanahmed Camii'nde gerc¸ekles¸en mevlid merasiminde padis¸ah ve devlet ileri gelenlerine Mekke'den go¨nderilen hurma ikram edilir, haccın sagˆ salim gerc¸ekles¸tigˆine dair go¨nderilen berat okunurdu. Hacı evlerinde ise hacı tehniyeleri haftalar, hatta aylar boyu devam ederdi. Zaman değişti artık her konuda olduğu gibi Haccı da hızlıca yaşayıp tüketiyoruz. Haliyle kültürünü de öğütüyoruz. Fakat her durumda Hac insanın kendine, ukbaya, ümmete, tarihe, yaratıcıya yaptığı bir yolculuk.
Tüm bu boyutlar düşünüldüğünde Haccın tüm yönlerini ele alan kapsamlı bir külliyatın olmadığını farkediyoruz. Sadece Anadolu'da değil, diğer kültürlerdeki aksülamelleriyle birlikte Hac ve Kültür konusu tarihi ve güncel boyutlarıyla çalışılmayı bekliyor.