Dört milyona yakın Müslüman hacca hazırlanıyor, yerkürenin dört bir yanından, şehirlerin anası Mekke'ye büyük bir insan göçü var. Kimisi önce Rasulullah'ı ziyaret ederek katılıyor kervana, kimisi doğrudan Mekke'ye gidiyor. Biz önce Medine'ye uğrayanlardanız. Arafat'a, dünyanın en büyük buluşmasına ruhumuzu hazırlıyoruz. İnsanlığın Efendisi'ne misafir oluyor, Japonya'dan, Senegal'den, Gine'den, Dağıstan'dan, Kuveyt'ten Müslümanlarla saf tutuyoruz Peygamber mescidinde. İmam Fatiha'yı okuyup bitirdikten sonra tüm bu farklı renkler tek bir kelimeye dönüşüyor, hepimiz 'Amin'de buluşuyoruz. 'Amin' deyişin mescitte öyle bir yayılışı var ki, sanki o anda bütün sınırlar ortadan kalkıyor, dünya tek bir ülkeye dönüşüyor.
''Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu; gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil!'' niyazında bulunanların ülkesine...
Peygamberin mescidinden, şehrinden anlatacak çok şey var elbette. Fakat daha önceki gelişlerimden farklı olarak bir 'ziyaret' yaptım bu sefer.
Mevzu, Medine-i Münevvere olunca, ziyarete konu olacak yer elbette Peygamber mescidinden başka bir yer olamaz. Fakat bir öğle sıcağında mescidin çevresini dolanarak otele giderken, batı yönündeki kapının açıldığı sokakta bir 'sergi' (exhibition) gördüm ve mesleki merakla yarım saatimi bu müzeyi ziyarete ayırdım. -İnsan Medine'ye gelince vaktinin tümünü mescitte geçirmek istiyor.-
Bidat diye kabirleri dahi düz bir alana çeviren Vehhabi yorum, özü tarihsel mirasa dayanması beklenen bir müzede neyi sergilemiş olabilir? Zira müze, biraz da geçmişle, tarihle kurulan ilişkiden doğar. Bu merakla içeriye yöneldim.
İnsanda inancı, duyguyu müşahhaslaştırma ihtiyacı var. Ya bir kelimeye, ya bir mimariye, ya bir sanata bürünüyor her duygu, her düşünce.
Ana girişin sağında Esmau'l-husna sergisi var. Soldakinde ise Hz. Peygamber (sav) temalı bir sergi... Önce Esmau'l-husna sergisini ziyaret ediyorum; yaratılış üzerine kurgulanmış. Güneş sisteminin gösterildiği bir enstalasyon çalışması var. Duvarlar yaratılışa dair ayetler ve Esmau'l-husna hatlarıyla donatılmış. Fakat hat deyince bir Osmanlı görkeminden, zenginliğinden söz etmiyoruz elbette. Son derece yalın, süssüz Arapça yazılar. Sergide ayrıca, denizaltı, yeraltı zenginliklerini gösteren ve her birini Allah'ın kudretine bağlayan video art çalışmaları var.
Hz. Peygamber ve onun siretine dair hazırlanmış ikinci sergiye geçiyoruz. 6. yy Mekke ve Medine’sinden maketler var. Sahabe evlerinin mescide olan uzaklığı teşhis edilebiliyor. Bir nevi antropolojik çalışma. Görevliler fotoğraf çekimi yaptırmak istemiyor. Büyük bir duvar siret kronolojisine, bir diğeri Hz. Peygamber'in bir gününe dair grafik çalışmasına ayrılmış.
Sergi alanlarının çıkışında 'müze shop' türü satış yerleri var. İçerideki çalışmaların kağıt baskıları satılıyor. Bu kalıcı sergilerin arasında süreli bir sergi var ki, Peygamberi ve getirdiği dini anlama çabasının tarihteki en rafine örneklerini ihtiva ediyor. Adres elbette Topkapı Sarayı, elbette Osmanlı. Diğer iki sergiden sonra minyatürden tezhibe, çiniden hüsnü hatta bir medeniyet dilinin farkını görüyorsunuz. Kâbe anahtarının saklandığı keseden, Arafat su projesine yapılan yardımı belgeleyen son derece sanatlı bir mektuba, Topkapı Sarayı mescidinin duvarlarını süsleyen Kâbe motifli çiniden imparatorluk coğrafyasını gösteren kıble-nümaya, Osmanlı'nın Haremeyn-i Şerifeyn'e hizmetkarlığının en seçkin örnekleri yer alıyor. Büyük boy dijital baskılar duvarları renklendiriyor. Peygamberi görmeyi ahirete bırakmış, O(sav)'nu görmeden sevmiş bir millet, hatırasını elbette böyle bir tahayyül zenginliği içinde yaşatır.
Müzeden çıkıp, Mescid-i Nebevi'nin bahçesine girerken, şunu düşünüyorum; Peygamber'in ruhaniyeti yeşil kubbenin çevresine öylesine yayılıyor, ışığı kalpleri öylesine aydınlatıyor ki, onu anmak, onu hatırlamak için bir müze, Medine için hayli yapay kalıyor. O(sav)'nun hatırasını yaşatacağımız yer, hayatın her detayına rehberlik eden sünnetiyle geçireceğimiz bir ömür olmalı... Bu yönüyle her müminin kalbi aslında Peygamber hatırasını yaşatan canlı bir 'müze'...
Salat ve selam O(sav)'nun üzerine olsun!