78. dakikada yaptığı büyük hatadan büyük dersler çıkaracağı düşüncesiyle; -orta sahadan attığı geri pasın Batalla’ya pozisyon yaratması- Yusuf Yazıcı’nın performansı, ara transferde Trabzonspor’un rotasını bire indirdi: Artık 10 numara transferi, borç içindeki Bordo-Mavililer için çok lüks olur, bu takıma bu saatten sonra sadece santrfor gerekir. Gol atması beklenen N’Doye‘nin kendi ceza alanı üzerinde acemice topla oynayıp gol yenmesine sebep olması, birçok açıdan Trabzonspor adına önemli ve çözülmesi gereken sorundur. En uçta olması gereken N’Doye’yi en geriye koşturan sebep, oyuncunun ‘bir şekilde faydalı olmalıyım’ ruh halinin ürünü de olabilir ama O’ndan beklentinin ne olduğunu bilmemesi, eforunu farklı bölgelerde harcaması, hem kendine ve hem de takıma zarar veriyor.
Halbuki N’Doye’nin devreye iki kez girdiği 39 ve 48’inci dakikaya kadar Trabzonspor pozitif bir futbol sergiledi. İlk 16 haftada oyun planını daha çok uzun toplar ve bireysel çabalara bağlayan bordo-mavililer bu kez pas mesafesini kısalttı, etkili-ileri pas sayısını artırdı. Ersun Yanal’ın öğrencilerindeki en büyük değişim özgüvenle alakalıydı ve sahaya iyi yansıdı. Ama kırmızı kart bu kadar mı çabuk bir takımı demoralize eder, şaşırtıcı. Aniden eskiye döndü, yana pas başladı Bordo-Mavililer. An ve an geriye, sonra da tamamen savunmaya çekildi. Daha önce de 10 kişi kalma sendromunu yaşamış ve aşamamıştı Bordo-Mavililer.
Medjani’yi oyuna sokarak direnç yakalamayı düşündü Yanal ama tercihini, topu ileriye taşıyacak tek kişi Castillo’yu kulübeye çekerek kullanması, takımın gardını iyice düşürdü. 40 dakika boyunca defans yaptı. Bir Olcay Şahan’dan medet umdu ama O, ilk kez giydiği Bordo-Mavili formaya çok yabancıydı! Ama Yusuf Erdoğan’ın son bölümde oyuna girmesi konuk takıma güven verdi, yeniden karşı kaleye gitti, bu hamle, “10 kişi ile de maç kazanabiliririz”i öğretti.