BRÜKSEL
KÜRESEL ekonomik krizden henüz çıkmakla uğraşan Avrupa Birliği ve batı dünyası, Ukrayna ve Kırım Özerk Bölgesi'nde gelişen olaylar karşısında bir kez daha bölünmüş durumda. AB'ye yöneltilen "birlik olamamak" eleştirisi Kırım üzerinden de ortaya çıktı.
Avrapa Birliği içerisinde Rusya'ya yaptırım konusunda iki kamp oluştu. İngiltere ve Polonya'nın başını çektiği grup "sert yaptırım"lar uygulanmasını isterken, Almanya ve Fransa'nın başını çektiği grup "yumuşak geçiş" için çaba harcıyor.
Rusya'nın 2008 yılında Gürcistan'a girmesinden sonra ilişkileri "bir alt seviyeye indiren" NATO müttefikleri bu kez daha yumuşak olan "ilişkileri gözden geçirme" kararı aldığını duyurdu.
AB Komisyonu, Ukrayna'ya 11 milyar Euro hibe ve fon ayırdığını açıkladı. ABD Temsilciler Meclisi de Ukrayna'ya 1 milyar Dolar vermeyi kabul etti.
Avrupa'nın "en büyük gaz tedarikçisi" olan Rusya'ya karşı çok yüksek sesle konuşmayı göze alamayan AB, ekonomik krizin de etkisiyle "geçiştirme politikası" uygulamayı daha uygun buluyur.
Batı dünyası ile Rusya Kırım üzerinden bir kez daha bilek güreşi yapıyor. Bu bilek güreşinde galibin Rusya olacağını bilerek.
Dünyayı kadınlar kurtaracak
UKRAYNA'nın ilk kadın başbakanı Yulia Timoşenko, 5 Ağustos 2011'de tutuklandıktan sonra tam da Kırım üzerinden bilek güreşinin başlamasından önce serbest bırakıldı.
Ukrayna'da "demir lady"si olarak adlandırılan Timoşenko, Rusya ile 10 yıl süreyle doğalgaz alınması anlaşmasını yasalara uygun olmayan bir şekilde onaylayarak "görevini kötüye kullanmak" suçlamasıyla 405 milyon Dolar cezai soruşturmayla yargılandı.
"Dünyayı güzellik kurtaracak" sözü değiştirilerek, "dünyayı kadınlar kurtaracak" dense de devlet yönetiminde görev alan kadınlar suçlamalarla karşı karşıya kaldı hep.
Dünya nüfusunun yarısını oluşturan ancak siyasette yeterince temsil edilmeyen kadınlar, görev aldıkları zaman tarihe geçiyorlar. Türkiye'nin ilk ve tek kadın Başbakanı Tansu Çiller, İngiltere'nin ilk ve tek Başbakanı Margaret Thatcher, Ukrayna'nın ilk ve tek Başbakanı Yulia Timoşenko, Hindistan'da Indra Gandi ve Pakistan'da Benazir Butto gibi...
Günümüze ise Almanya'da Angela Merkel, Arjantin'de Cristina Kirchner, Brezilya Dilma Rousseff, Danimarka'da Helle Thorning-Schmidt, Norveç'te Erna Solberg, Şili'de Michelle Bachelet, Güney Kore'de Park Geun-hye, Tayland'da Yingluck Şinavatra, Malavi Cumhurbaşkanı Joyce Banda ve Liberya Cumhurbaşkanı Ellen Johnson-Sirleaf ülkelerini yöneten güçlü kadınlar olarak tarihe geçecek.
Brüksel'de "Türkiye'yi konuşmak!"
TÜRKİYE'de kadın olarak her ne kadar Tansu Çiller başbakanlık koltuğuna oturmuş olsa da hem siyasi partilerde hem de yönetici kademesinde görev alan kadın sayısının yetersiz olduğu herkes tarafından bilinmekte.
AB Kadın Lobisi Yönetim Kurulu üyesi İlknur Üstün, Türkiye'de yerel yönetimlerde "kadın temsiliyetinin binde bir oranında" bile olmadığına dikkat çekiyor. Türkiye'deki 2.950 belediyeden sadece 28'nin belediye başkanı kadın.
Dünya kadınlar günü kapsamında Türkiye'de kadın olmak konusu bu hafta Brüksel'de de konuşulacak. Kaai Theater ve 0090 Platformu işbirliğinde Türkiye'de kadın olmak konusu "Türkiye'yi konuşmak!" başlığı altında tartışılacak. Türkiye'de yaşayan gazeteci Bernard Bouwman, Belçikalı gazeteci gazeteci Sara Van Boxstael'ın yanı sıra gazeteci Meryem Ilayda Atlas, oyuncu Zeyno Pekünlü, dansçı Ilyas Odman ve gazeteci yazar Ece Temelkuran'ın katılacağı açıklandı.
Türkiye gibi Belçika'da da kadınların temsil sorunu yaşadığına dikkat çeken Kaai Theater Program Müdüresi Katleen Van Langendonck, yapılan bir araştırmaya göre Belçika'da bulunan 32 tiyatro müdürlerinden sadece 7'sinin kadın (4'ü gençlik tiyatrosu) olmasının düşündürücü olduğunu belirtiyor.
"Dünyayı kadınlar kurtaracak" denilse de hem siyasette hem de sanatta aslında hala "kadının adı yok"...