Fenerbahçeli 19 yaşındaki Burak, Edirnekapı metrobüs durağı çıkışında Galatasaraylı Yusuf’la “asabi maç” haleti ruhiyesiyle atışıp bıçaklandığı saatlerde muhtemelen Kadıköy’deki derbi maçında birbirlerinin boğazını sıkan futbolcularımızdan bazıları çoktan “birlikte” Reina’nın yolunu tutmuştu...
Kırmızı deri, marka ceketleriyle pişti olmak dışında bir kaygıları olmayan futbolcular boğaza karşı localarına serilirken, futbol sevgisini başkasını ezerek, aşağılayarak, inciterek hatta deşerek hisseden “marazi nefret”, çakılı ütücü Yusuf, Fenerbahçeli Burak’ı görünce iblise dönüşmüştü. Pazar gecesi 73 mobesesi son iki gün nedense “kayıt dışı” kalmış Reyhanlı halkı, yanık çantası, parçalanmış pantolonundan gayri bir izi kalmayan kayıplarının adını binlerce kez haykırıyor ve Kadıköy’deki stadından taşan önce “gerginlik-sirkini” sonra çifte kavrulmuş “nispet şampiyon” tepişmesini ve semayı ışıtan kutlamayı göremiyordu.
O gece Fenerbahçeli Burak’ın kısa ömründe ilk defa bu sezon sahip olduğu kombine son bilete zamanın sarısı çökmeye başlarken, dellenmiş taraftarlar twitter üzerinden Volkanmı yoksa Sabri mi haklı duygusal seviyesi yüksek sanal dalaşmalarını sürdürüyordu...
Ekranların “agresyon-ajitasyon-provokasyon” kırması spor programları kıran kırana rating savaşını “şerefsizim, şerefsizsin, şerefsiz” anonim lisanıyla çekiştiriyor, salim medyamız da Reyhanlı sansür talimatını şanına yakışır manşetlerle baskıya veriyordu. Pazar gecesinin kör bir anında İstanbul’da bir acilin önünden yükselen ana çığlığı geceyi boydan boya yırtarken dev derbide rakip takıma “edepsiz hareket yapan” sarı lacivertli Meireles kadın arkadaşlarıyla Reina’dan ayrılıyordu.
KİMLER YANDI...
Taksim ve Kadıköy’deki kitlesel kutlama çılgınlığı ekranlara yüklendikçe siz de eğer içinizden “Karartılmış” Reyhanlı’da dershane çıkışında 1 ton bombayla dağılmış liseli çocukların kaçı Fenerbahçeli kaçı Galatasaraylı”ydı” acaba diye geçirirseniz kendinize zalimce gönül koymalıydınız....
Ertesi sabah AKŞAM Gazetesi’nden Çiğdem Toker’in Reyhanlı’dan yazdığı yazılarının insan acısı kokan satır aralarını didiklerken bir yandan çapaklı gözleriyle uyanmış çipil çipil yüzümüze bakan “akşamdan kalma milli futbol kültürümüzle” karşılaşırdık..
Galatasaray kaptanı Sabri’nin “Volkan anneme küfretti” açıklamasına Fenerbahçeli” milli öfkeli” kaleci Volkan “Sabri manikür pedikür” yaptırsın “ergen” hazır cevabını verir, bu “mental düşkünlük ifadeleri” sosyal medyayı göçertirdi..
Burak’ın anası taze mezarın kenarında hiçbir futbol kulübünden kimsenin gelmesini istemediği cenaze töreninde kara gözlü, körpe yüzlü oğlunu uğurlar ve ülkesinde futbol sevgisinin de “öldürme kültürüne” hizmet ettiğini yüreğine “lanet” gibi zapt ederdi.
Öte yandan cumartesi günü Beşiktaş’ta havaya ateş açan polislerce itilip kakılan ve dakikalarca biber gazı yutan Beşiktaş taraftarı Dolmabahçe’ye doğru kurulmuş martı sesi ve gökyüzü kaplı soylu statlarını “parça parça” kopararak çoktan vedalaşmışlardı.
Anlaşılan diğer iş bitirici kulüplerden geri kalmayan kalantor yönetimin inşa edeceği 10 katlı AVM stadıyla bir tarihi betona çevireceğinden “emektar İnönü” stadının “ruhunu” ebediyen kaybettiklerinden habersizdirler...
Velhasıl en son karede “Beyaz adamımız” görünür yani ezikliğimiz, güvensizliğimiz, muktedirlere karşı her daim eğik başımız, hınç müptelası güç yanaşma sı, başkasının matemine geçirimsiz “timsalimiz”, Drogba’yı görünce “muz” göstermeye kalkışırdı!
Ya sahi biz hala hepimiz dışımızda fellik fellik “barbar” mı arıyorduk?