Ülkemizde epey zamandır devam eden ve yaygın bir faiz ve enflasyon ilişkisi konulu teorik tartışma gerçekleşti. Dünyanın her yerinde aynı tartışma vardır. Ekonomiste göre enflasyon veya kur artışı, faizin düzeyini yükseltmeyi gerektirir, siyasetçiye veya ticaret erbabına göre de faiz, enflasyonu ve maliyetleri yükseltir. Kişiler ve kurumlar kendi durumlarına göre angaje olmak istedikleri yaklaşıma angaje olurlar. Örnek vermek gerekirse kur artışı ihracatçıya yarar, ama ithalatçıyı perişan eder. Faizin yükselmesi üretim için yatırım yapana kötü gelir ama tasarruf ile yaşayana oldukça olumlu etki yapar.
İkinci önemli bir konu da faizin nominal değil reel düzeyinin önemli olduğudur. Sokakta nominal yani enflasyon düşülmeden faiz tartışılır ama ciddi ekonomi politikası tartışmalarında önemli olan enflasyon çıkartıldıktan sonra elde edilen reel faizdir.
Aşağıdaki grafik gösterge faiz denen kamu borçlanma faizinden enflasyon çıkartıldıktan sonraki, yani reel faizin düzeyini temmuz ayı ortası itibarıyla göstermektedir.
Grafikten görüldüğü gibi ülkemizde reel faiz temmuz 2014 ayının ilk yarısı itibarıyla sıfıra çok yakındır.
İkinci grafiğimiz ise Merkez Bankası’nın ortalama faizinin M.Bankası politika faizi olan bir haftalık repo faizine (yüzde 8.25 değerindedir ) 2014 temmuz ayı ortası itibarıyla yapışmış olmasıdır. Bu da Ocak 2014 tarihinde yükseltilen faizin şimdi nominal olarak koridorun tabanına indiği ve de 2014 ocak faiz zammından önceki faiz düzeyine düşmüş olduğunu göstermektedir. Enflasyonun yüzde 9 değeri civarında olduğu düşünülürse de, reel faizin sıfıra çok yakın olduğu görülebilecektir.
Yani, bugün faiz paniği artık gerekmiyor!