Çözüm Süreci başladı başlayalı, bir “ihanet” tartışmasıdır devam edip gidiyor. Özellikle MHP bu suçlamayı en çok kullanan siyasi parti. Salı günleri MHP’nin grup toplantılarında Devlet Bahçeli’nin yaptığı konuşmalar, “hain” suçlamasıyla başlayıp, “hain” suçlamasıyla sona eriyor.
Çözüm Süreci üzerinden AK Parti İktidarı ve Başbakan Erdoğan, sürekli olarak “ihanetle” suçlanıyor.
Yetmiyor, bitmiyor; MHP yönetimi kime tepki gösteriyorsa hemen “hain” sıfatını yapıştırıyor. Bir tek Cumhurbaşkanlığı için “Çatı Adayı” olarak gösterdikleri Ekmeleddin İhsanoğlu hariç! İlginçtir, İhsanoğlu dilediğini söyleme, istediğini dillendirme hakkına sahip. O ne derse desin MHP’de çıt yok.
Biliyorsunuz, Devlet Bahçeli “Bizimle her konuda aynı düşünme mecburiyetinde değil” anlamında sözler söyledi. İşin içinden sıyrılıverdi.
İhsanoğlu da Diyarbakır’a gidip “Kürtçe eğitime taraftarım” dedi:
-Anadilde eğitimin önüne geçilmesi çılgınlıktır.
MHP’nin anadilde eğitim konusunda durduğu yer belli. Ayrıca, bu sözleri Başbakan Erdoğan bile söylemedi. Başbakan’ın yanı sıra Kılıçdaroğlu da hiçbir zaman anadilde eğitimi savunmadı.
Durum bu olunca, garip bir görüntü ortaya çıktı…
Birincisi, İhsanoğlu, anadilde eğitime şiddetle karşı çıkan Devlet Bahçeli ve MHP’yi “çılgınlıkla” suçlamış oldu.
İkincisi, MHP ve Bahçeli’nin bugüne kadarki söylemlerine bakılırsa, asıl “ihanet” içeriden gerçekleşti. İhsanoğlu, MHP’ye yeni bir gol daha attı.
Peki ne olacak şimdi?
Tabii ki hiçbir şey olmayacak. MHP ve CHP, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu desteklemeye devam edecek.
Üstelik oklar bu garipliğe dikkat çekenlere yönelecek:
-Hain, iktidar yalakası, zavallı…
Nereden mi biliyorum? Tecrübelerle sabit. Çünkü bugüne kadar hep öyle oldu da!
* * *
Bir başka garabeti de paralel yapının emniyet ayağı ile ilgili olarak gerçekleştirilen operasyonda yaşıyoruz…
Önce peşin olarak bir noktanın altını çizeyim. Kimseyi suçlamıyorum. Ergenekon ve Balyoz’da yaptığım gibi kimseye “suçlu” damgasını vurmuyor, buna mahkemelerin karar vereceğini söylüyorum.
Ancak bunun tam tersini yapanlar var…
Bazı çevrelere bakılırsa, tutuklananların tamamı yumurtadan yeni çıkmış bir civciv kadar saf ve masum! Hepsi ellerine su dökemeyeceğimiz ölçüde vatansever! Onlar, ülke sevdasıyla yanmış, gece gündüz çalışmış, canlarını dişlerine takmış vatan evlatları!
Alkışlıyorlar onları.
Şimdiden akladılar, pakladılar.
Yere göğe sığdıramıyorlar.
İlginçtir, suçlanan insanlar verdikleri ifadelerde “yanlış yapmış olabiliriz” diyorlar. Bunlar, “zinhar” diye araya giriyorlar. “Sütte kara olur, onlarda olmaz” havasındalar.
Kim mi bunlar? Siz de görüyorsunuz, paralel yapı ile birlikte hareket eden çeşitli çevreler. Dün, Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonları yere göğe sığdıramıyor, yüceltiyorlardı. Bugün “paralel zanlıları” alkışlıyorlar.
Buna karşılık herhangi biri çıkıp da “paralel yapıdan” bahsettiğinde, üzerine yükleniyorlar:
-Kim, nerede? Delil göstersene delil!
Bence bütün bunların yaşanması çok iyi oluyor. Vatandaş olup biteni görüyor. Taşlar da iyiden iyiye yerine oturuyor.
* * *
Bugün bayram…
Gelin, bir süre bütün bu garabetlerden kendimizi sıyıralım. El ele verip, hep birlikte bayramı bayram yapalım.
Dostlarımızı, dostluklarımızı ve kaybolan değerlerimizi hatırlayalım. Onları kaldırdığımız raflardan çıkaralım. İnsana dair ve insani olan ne varsa sıkı sıkıya sarılalım. İyiyi, güzeli, sevgiyi ayağa kaldıralım.
Herkese mutlu bayramlar…